MERHAMETİN İÇİNDEKİ HÜZÜN
sana,birazda senin merhametin olsaydı keşke
demeyi isterdim. dilim kaygan ama hiç bir kelime kıpırdamıyor sevginin gölgesinde büyütülen her coşkunun yapraklarıydık yalnızlıkla savrulmuşuz bugüne. sana,merhametin öfkem kadar cömert olsaydı keşke demeyi isterdim. şefkatin olsaydı da öfkem utancından kızarsaydı çığlıklarım insan arenasında yansaydı. aradan dört gün geçti dört koca asır gibi. Canan’la yazıştık,ilk defa bir sırrımdan söz ettim insanoğluna. sessizliğin,sevdanı parçalayıp gitti konuşmalarımız arasında. zarif sallanışları olan bir düş olduğundan söz ettim ona, dedim ki eski defterlerde kalan sevgi borçlarıydı kurduğumuz mutluluk fabrikasında can çekişen. biraz da senin şefkatinden söz ettim, Canan,bana ’seven gerçekten seviyorsa affeder’ dedi. cesaretin de bittiği bir yer var ne ettiysem sevdamdan ettim. gerçi kıyametin koptuğu yalandı ama ben Canan’a kıyametimiz koptu,dedim diner mi dedim ’diner’ dedi. Canan’a,’su alan gemiler batmaz mi’ dedim. ’Suyun’da merhameti var’dedi ’yoksa hiç Yunus yaşar mıydı’dedi. ’Yaşamazdı’dedim. Zeki Nurçin |
sana,merhametin öfkem kadar cömert olsaydı keşke
demeyi isterdim.
şefkatin olsaydı da
öfkem utancından kızarsaydı
çığlıklarım insan arenasında yansaydı.
Burayı sevdim ben, nedense, eşimi mi hatırlattı ne?