ŞiZoFReNLiĞiMi UyUtAsIm Var DüŞüNeN AdAmIn DiZ(e)LeRiNdE
...
Kafası esmiş günlerden birgün Sokrates’in Bas bas bağırmış yeldeğirmenleriyle dövüşen Don Kişot’a Ama Don Kişot’un umurunda mı hınca hınç savaşıyormuş bıkmadan, usanmadan O arada Yunus Emre çıkagelmiş Ne çok uzaklaştınız sevginin coğrafyasından diye feryât ederken Karacaoğlan ağlatmış sazının tellerinin yedi sülâlesini, yetmiş ceddini "Gurbette ömrüm geçecek" diye diye Yemin ederim ki masal değil bu Mozart bile kurulmuşken piyanosunun başına Bir çobanın kavalıyla yarattığı nâğmelerden ilham almış kırkıncı senfonisinde Çıt çıkmazken birdenbire alkışlarla kükremiş koskoca salon Derken alnından öpmüş bir derviş, hancısı şişen ayaklarını ovuştururken Ufukta bir yerlerde oyalı yazmasına konan barış güvercinlerini uçurmuş köylü kadın Bir yüzü Ana’dolu iken, bir kırkikindi vakti Hey gidi günler demiş bizim ihtiyar ve huysuz balıkçı Şimdi bir cigara yakıp denizin bereketine dalmanın tam zamanı Da; âhh işte diye iç geçirmiş dermânsız dizleriyle O sırada iki sarhoş iştah kabartmış ağa takılan balıklara Yok yok demiş kolunda karanfil sepetiyle sıcaktan bunalan çingene Dünyada fal bakacak mevta dâhi yok Birdenbire küf tutmuş Nasrettin hocanın göle çaldığı maya Küfredercesine anırmış eşşeği adaletini yitiren dünyanın anasına, avradına Derken; aklıma babaannem geldi birdenbire İnsanoğlu herşeyin kimyasını bozacak Ve gavur icatları masumiyetimizi öldürecek demişti Mis gibi peynirli gözlemeyi uzatırken Âhh babaannem Rapunzel saçlı güzel kadın Bir başka severdi dedemi Dedem ise her konuşmasında Koluna taktın mı altın bileziği hiç korkma Öyle bir devir gelecek ki Anan da , baban da, amcan da, yengen de Herkes para olacak derdi Tek derdi iki büyük baş hayvanı, tavuğu, köpeği, kuzusu Bir karış ekini Evine götüreceği en helâlinden aşı Avuçiçlerinden sadakâtle öpen eşiydi Âhh işte Karıncalar bile çalışmayı ibâdet saymışken her hâlükârda Biz fâniler toprağa boyanacağımızı bile bile Hâlâ ne insafa gelebildik Ne de imâna Aşk’olsun bize ş k o l s u n..! nagi han |