obeliskbi akşam otuz kurşunla ömer i aldılar hardaşım buz gibi aktı sokaklardan sorgusuz kollarına girdi üçü beşi kardeşleri yoktu sızıları yoktu dalları zeytin besmeleyi çektiler gelmek istemedi yandım diyesi kimin derdine düşsek hanginin çayından geçsek salınıp salınıp gelir dağılmış gök yüzü oysa çoktan verilmiş kurtuluş savaşı eksilmiş hanelerden çınarların hışırdayan sesi ay vursa gölgeye düşecek kimsesi kalmamış duvarların çok eskilerden bi ağlamak belki görkemiyle gözyaşına değecek bi kızılırmak aksa katsa karıştırsa önüne sofrayı kirletenleri insan elleriyle böldükleri ekmeğin hakkı için çuvalların ve kutuların ekinden çok palazlandığı yalım yalım bayrakların alalandığı açlandığı türkülerin harmanlara dayandığı dehşet sabırla gözgöze gelip öfkeyle hasbinallah hele çalımına kuşların kursağında börtü böcek temmuzuna hele yüreğimi emanet geldikçe aklıma ağnayasım gelir gelir de gitmez geceleri kıpkızıl kan çanağı sana ne yetmez sanane yetmez boylu boyunca kıyılmış sardunya pencereler sebil kalmış kuşlara ey allah ey allah işimizden aşımızdan geçtik dümdüz konumuzdan komşumuzdan ahsız gecemizin lacisine yıldız buladık tel tel yolduk saçlarımızdan karatahtalardan söktük adımızı alnımıza yamadık dayadık ağzımıza sus diye kırbadan acı suyu kavrulduk yağmur diye indik pınara pınarın başında kımıldamaz taş |