SİMYACI HÜZÜN ÇİÇEĞİ VE MİTSEL YILKILAR
gömüldü bahçeler derin yağmurlara
sözcüklerden arta kalan lavanta kokulu bir keder haydi toparlan hüzün çiçeğim yol uzun gemiler alabora kıyamet savaşçıları yaklaşıyor kaçalım şehrin kara trejedyalarından sen sağır iklimlerin ağır yolcusu ben gül ile kuşatılmış yolların tutsak aynalarında örselenmiş gül ağrısı haydi toparlan hüzün çiçeğim kaçalım yaratılmış mitlerden ay yıldız su ateş ve ağaç yok olmadan yaşam dağlara bakabildiğin kadar anılar bırakıyoruz eflatun yalnızlıklara bir sarı fanus içinde çıplak son yazı kuşanıyoruz derin uyuyor son yazlar ve mitler gözlerinde tecrit edilmiş dokunuşlarda hüzün kuşları yol gösteriyor gelincik alazlı akşamlara ansızın bir çiçek açıyor koynunda haydi toparlan hüzün çiçeğim gidelim sular yeri sarsmadan mitolojik tanrılar uyanmadan yelkovan kuşlarının izinde uzayacak aynalardaki kuytular alaca kaaranlıkta alaz yangınlarla açacak nar çiçekleri düşsel bir yolculuksa sevmek simurg hayat ağacını seninle arayacak gideceğiz kutsal eşiklerden geçerek nereye saklanacaksın ey şair keder durulmayan nehirlerde senin uçurumun haydi toparlan hüzün çiçeğim gidelim yılkılar gibi yaban mevsimlere haydi gidelim simyacı mitolojik tanrılar uyanmadan yada taşı yağmurlar yağdırmadan Ömriye KARATAŞ |
Özellikle özgünlük