toprağın karı soğuk olur
bu intihar göğsümü parçalar
bu yangın beni küle çevirir belki ama yüreğim yüreğinden sonra ölsün isterim yüreğimde bir çocuk boğulur gibiyim bu aralar yalnızım, yaralı bir ceylan kadar çaresiz ve vurulmuşum buz kesmiş bedenim bir kefen kadar sessizim künyesi okunan bir ölüyüm ben kaybolup gitmişim şehirler taşıyorum içimde vagon vagon rayların uzunluğunda her akşam köprü başındayım ve bir deniz kıyısında martıları seyretmekteyim adım sulara karışalı çok oldu yağmurlarda temizlemiyor artık kirli yüzümü sonra sen geçiyorsun beynimde ve bir uçurumdan düşüyorum soluğu kesilen bir kar tanesi gibi bir çiçeğin omzunda eriyerek tükeniyorum gözlerim postaya verilen bir mektup kadar uzak kentlerin hayalinde her cümlesi kanayan gidişinle dolu orda havalar nasıldır bilmiyorum ama ben burda üşüyorum sonra ay bulutla sevişiyor ardından gök gürültüsü ve bir yağmur ve ben üşüyen bir çocuk kadar sessizim korkağım ve kaybolmuşum ve yitik bir kent kadar uzağım kendime yokluğunu bir damla göz yaşında saklıyorum bir çocuk kadar mızmızım bu aralar ipi kopan uçurtmaların ardında bakıyorum yine ve sonra yanık bir kağıt parçasına sarıyorum umutlarımı bir sonraki yitik kenti bulmalıyım diyorum kendi kendime sonra gözlerin kadar güzel bakanı hiç görmedim bir gaz lambasının ışığı kadar sessizdi ama bir yıldız kadar gökyüzüne sevdalı bakıyordu ve sessizce yüreğime dokunanı ister gibiydi bir serçenin kanadını kırmak kadar zordu bu sonra gözlerine usulca sığındım gitmeni hiç hesaplamamıştım yitik bir ülke kadar yorgunum şimdi ve göğsümde soğuk bir mezar taşı var yüzlerce ölü yatıyor içinde toprağın karı soğuk olur bu mevsim gurbetinde ibrahim dalkılıç 04/08/2016 23:45 izmir |
Kalemin susmasın
___________________________Selamlar