Tırtar / Cavlak
"-bu Lele(ğ)in Imız,
bi de bizim o(ğ)lan Belik Güneyden toplamışlar dağeriklerini gelip tekerine çul serilmiş kanlının gölgesinde oynayokan, has erikler koyun, dağ erikleri geçi, bi yandan da "çiğdem derki ben âlâyım yiğit başına belayım hepisinden ben alayım benden ala çiçek var mı?" "gelin ayşem suya getmiş yosunları tuta tuta", “menevşe buldum derede, sordum evleri nerede" "küçük ayşe, küçük ayşe napıyorun bana söyle bebeğime bakıyorun ona mama yapıyorun" "küçük asker, küçük asker napıyorun bana söyle tüfeğime bakıyorum takır takır atıyorun" filan deye, okulda belledikleri türküleri söylerlerimiş. senin koyunlar fazla, benim keçiler az derken, erikleri yuvarlayarak yarış ederlerimiş kayıp fuanları karşı tarafa verirken, bizim oğlan üttüğü nevaleleri yemiş Imız erikten yana, top yekün ifloz etmiş o da şeytan bi şiy; bir tavuk tüyü bulup, "-benim de tavuğum var." demiş bizim o(ğ)lan da daha böyük bi tüye; "-benim de horuzum var" demeye galmamış, Imız neğadar aradıysa da horuz guyruğundan bulamamış amma; dünekteki horuzun guyruğundan epey bi goparmış bizim o(ğ)lan da ondan geri galcak değil ya; o da varıvımış öteyki horuzun guyruğunu budamış. Le(y)lek Hatması kümese tilki ğirdi haralda deye güpürdümünen eve varıvımış cascavlak tavıkların çığrışına yetişmiş emme horuzlar da dımdızlak galmış." DİPNOT cavlak: tüysüz, çıplacık, kel, açık cascavlak: soyulmuş, tüyü yolunmuş, çırılçıplak, iıplak kalmış |