BEN SENİ ZAMANSIZ MEKANSIZ SEVDİM
BEN SENİ ZAMANSIZ MEKÂNSIZ SEVDİM
Ben seni zamansız, mekânsız sevdim. Belki kardelenler baharı selamlıyordu, Belki de son uykusuna yatıyordu yapraklar, Belki daha yanmamıştı Aslı’nın saçından Kerem, Belki de veda etmemişti sunalar göllerine, Bilmiyorum, ne zamandı, neresiydi, Diyorum ya, Diyorum ya, Ben seni zamansız, mekânsız sevdim. Başlamamıştı daha bir varmış, bir yokmuşlar, Hiçbir kaş keman, hiçbir kirpik ok değildi daha, Kör umutlar pırpırlanmıyordu yüreklerde, Pervaneler gönüllü koşmuyordu ateşe, Bulutlar gelin gitmiyordu çöllere, Bülbül saplamamıştı goncanın dikenini bağrına, Kızıla dönmemişti ak güller, Neresiydi, hangi yıldı, hangi çöl? Diyorum ya, Diyorum ya, Ben seni zamansız, mekânsız sevdim. Delinecek dağlar, çıkılacak kuyular yoktu daha, Umut ağaçlarında hüsran meyvelenmiyordu, Fallar bakılmıyordu papatyalardan, Bez bağlanmıyordu kuru dallara, Ne kara treni suçlayan vardı, Ne turnalarla haber yollayan. Beyaz mendiller sallanmıyordu gidenlerin ardından, Ucu yanık mektupların yolu gözlenmiyordu soğuk odalarda, Yoktu saat, yoktu takvim, yoktu gurbet, Diyorum ya, Diyorum ya, Ben seni zamansız, mekânsız sevdim. Olacak, bir yer olacak gülüm, Belki gelip geçeceğin bir yolun kıyısında, Belki gölgesine sığınacağın bir çınarın dibinde, Biraz tümsek, üstü otlanmış bir yer, Ve, başucunda bir gonca gül, sen Bir zaman olacak, hasretine yandığım, Senden önce hiç olmayan, Senden başkasına kurulmayan bir zaman, Olacak elbet, Bilemem, nerede, ne zaman, Diyorum ya, Diyorum ya, Ben seni zamansız, mekânsız sevdim. |