Bu acının boyu bir mezar taşı kadaryaşamak öyle zor ki Çok şeyi öldürdüm çaresizliklerimde Göğsü yaralı bir kuşun Rüzgarına kapıldım Yosun tutmuş anlamlar yığınıyla Kurşun izlerindeki hüzünlü Gözlerini düşündükce mülteci kıyılara veriyorum sırtımı Gönlümü susuşa, aklım çıkmazlara teslim Hayat denen inadın pençelerinde Sustum, dilim sığmadı öfkeye. Kanıyorum, kanayacağım Dudağımda öpüşünün titrek izleri Hazin bir kabuğun altında küflendikçe Yokluğunu sarıp tüttürüyor ömrüm ne kadar adımlasam da bu diz boyu karanlığı, Boyu acının, bir mezar taşı kadar. |