Bilmesinler Dağ Olan Acılarımızı.
Ben çok kanadım
sen firarda` iken Ben çok sustum sen kaçak` iken En çok da yürek sızın sardı beni mülteci özlemlerden aşırdığım mavilikleri saklarken seni. Bir patikada boğulan nefesleri yazdım sana sehpadaki mahkumun son bakışıyla baktım sana güzden kalma son yaprağın heyecanı sinmisti saçlarına... Senden sonra kalmadı kuracak bir cümlem şimdi bak yüreğinin en derinine özlemden őte ne kaldı ki geriye; Güne okunan tûrkû gibi sar yaralarımı bilmesinler dağ olan acılarımızı. Kaç zamandır böyle efkarım Ben hep acının ardına düştüm zulum aldı gitti ömrümü..! Ben oğulları kızları öfkeme Sabrımı toprağa gömdüm Sen bakma; bende ki bu ecel duruşuna Arsız ayaz gecelerin koynunda uyuduğuma sûrgün yûreklerin isyanındaydı bütün sessiz çığlıklarım anlıyormusun...! |
Yine zarif, yine derin, yine dupduru!
Saygıyla...