eylül'süz
bir yanar dağ haykırır içimde
bir uçurumun başında yapayalnızım ve durmadan adını haykırıyorum içimde dört mevsim bir eylül birikintisi var özlemek yitik bir eylül gibi mevsimsiz kalmaktır umuda, biliyorum ve içimde bir güneş, bir yağmur havası var sonra eğer ölürsem sana kavuşamadan gömleğine sarsınlar bedenimi uyanırken mevsimler eylül esintisi gibi bir papatyanın kokusuna salsınlar beni çatlamış dudağını sürüyüp idam sehpalarına sen gece vardiyasında yatağında uyurken ben çatlamış dudağında idama duruyor olacağım gelip koklamışım gibi tenini saçlarını avuç içimde okşamışım gibi sulara, nehirlere fısıldarken adını göğsüm üstünde bir kelebek kokunu tenime sürüyordu dün gece bir dal menekşe koydum kaburganın üstüne ellerim kaçak cigara kokar alabora gemilerde ne işim var bu gece bir denizin ortasında boğuluyorum yine sensiz, eylül’süz ve mevsimsiz öpmeyi bilmez bir dudak payı avuçlarımın arasında bir rüzgar uğultusu bir kapı boşluğu bir pencere sessizliği ve bir idam sehpası iki dudağımın arasında sensiz, eylül’süz ve mevsimsiz ibrahim dalkılıç 10/07/2016 20:30 izmir |
Uykusuzluktan arta kalan..