bir istasyonda seni bekliyorum
bütün geceyi üstüme örttüm
en karanlığında kaldım üstümde yıldızlar yitik bulutlar yitik ve ben yitikken gelmeni bekliyorum tonlarca özlem biriktirdim tonlarca ayak izlerine basarak yürüdüm karanlık sokakları seni bekliyorum, gözlerim buğusunda bir pencerenin ve perdeleri henüz yeni çekilmiş bir kalbin beynimde dudağımda acı bir siren sesi varken gelmeni bekliyorum kızıl bir karanfili koynumda kurutuyorum üstümde dolanıyor yokluğun bir dokunsan ellerime bir dokunsan yüreğime bir dokunsan tenime teninde yaşatacağım kendimi bilirim yasaktır karanfiller bilirim yasaktır özlemek ama bir dokunsan gözlerime sesimle sarılıp sana sesimle üstünü örteceğim acılarının hiç çocukluğum olmadı benim hiç uçutmalarım tellere takılmadı ve kanadından vurulan bir kuş olmadım ama hep çocukluğumdan vuruldum hep çocukluğumla sevdim en son sesini duydum en son gözlerine baktım ağladım biraz biraz öldüm ve biraz biraz sevdim seni şimdi yokluğunun karanlığında bir boşluktayım ellerim bir boşlukta seni arıyor gözlerim bir uçurum kenarı ve sen geceler boyu koynumdasın çırılçıplak bir özlemekten geçiyorum bir uzak şehirde olduğunu biliyorum ama bir istasyonda seni bekliyorum sana özlemlerimle sarılmaya geliyorum ama sen bu şehirde olduğunu bilmediğim bütün sokaklardasın. ve ben bütün sokakları karış karış yürüyorum teninde bir rüzgara dokunur gibi. ibrahim dalkılıç 10/07/2016 02:45 izmir |