EN EŞİTLER
EN EŞİTLER
Uslanmadı gittiler Habil-Kabil’den beri, Şu dünya tarihini anlatacak kul var mı? Ey, Rabb’ in kullarına gökten bakan serseri! Düşünce O’ndan başka tutacağın dal var mı? Adem’in çocuğuyuz, demiyor dudağınız; Ağzınızdan çıkanı duymuyor kulağınız. Bütün dünya sizlerin olsun mu uşağınız? Sizde ödünç verecek bir gram akıl var mı? Tarih oldunuz sandık, nereden hortladınız? İçinizdeki zehri bu vakte sakladınız. Mısır, Yunan ve Roma, Bizans’ı akladınız. Sizi dünya âleme anlatacak dil var mı? Kim girdi aklınıza, keşfettiniz dünyayı(?) Şeytanlar mı öğretti zalime kul olmayı? Sizin gibi gaddarlar mahvettiler hayayı. Yüzde edep namına utanacak hal var mı? Pusulası şaşanın dikiş tutmaz ayarı, Güçsüze reva görür kelepçeyle yuları, İnsanı kulu sanan Hakk’ın gafil kulları, Ruhunuzdaki kiri yıkayacak göl var mı? Dağdaki çobanları hakir gören dudaklar, Meydanlarda eşitlik şarkıları sayıklar. Sarı ırkla siyahı bir görmeyen ahmaklar, Aynada resminize benzeyen bir kul var mı? Kendini bir şey sanır söylerse üç beş şarkı; Ardından meşhur eder gezdiği birkaç parkı. Sanırsın Ortaçağın fışkırmış “oligark”ı. Sana dünya filminde uymayan bir rol var mı? Dedeniz Yeni Çağ’da buldu Amerika’yı; Amcaların mal, deyip parsellediler Ay’ı. Ey dünyayı dolaşıp bizden utanan “dayı!” En son ahretten başka gideceğin il var mı? Ne oldum, deme sakın ne olurum de içten Bütün yaratılanlar, gelmediler mi hiçten? Tenler topraktan amma, kul başkadır kerpiçten, Efendiyle köleyi ayırmaya yol var mı? Her kulu bir görürüz, severiz Hak hatrına, Yıkamaz yolumuzda, savursa da fırtına. Ne seçkin dost ararız ne bakarız alnına, Dilde “kardeş” sözünden daha tatlı bal var mı? |