Tırtar / Çoban B
zabbah da “oldum oluyon” deyo
Ildız Depesinin başındakı ıldız bi ğörünüyo, bi gayboluyo “Ülker”miymiş ne hanı Goç Dayı zaman zaman ona bakarımış da yağışın ne zaman nası olca(ğı)nı deyviri ya asıl tevlike bu “ıldız görünmezse”ymiş gar-boran, fırtına demeğimiş.. yesirikene İnkilizden örenmiş işde o ıldız… kimi de “çoban ıldızı” der ya “alakası yok”umuş.. bana galı(r)sa da makbul olan bu, neye derseniz ne zaman gövyüzünde bu ıldız temtek galdı goyun yattığı yerden söykelmeye başlar yani çobana “vahtına hazır ol” demek” çoban o ıldızdan başga kimin umurunda o çobandan başka kimin umurunda ulen Goç Emmi.. ala ğeçi, dadandı karamık sıyırmaya zili gıldırdadıkçana, goyunnar yavaş-yavaş sökün etdi Galabakdan söykeltdim, Gayaca Ağıla üğül-üğül üğündü getdi kendi kendine aralaşannarı gocağöpek gıvratdı getirdi gara eşşek fira beni takip ediyo fazla ıralaşmayo ıccık terlemişiyin, boğazım gurumuş.. matırayı başıma dikdim, zabahın guru ayazında bakdım ön yannı baya aralaşdı basdırıvıdım ön yannı gırıldı -durna gatarı- ğibi birbirinin ardı sıra akışdı ğetdiler bi ucu Payamdaşdan taa Yenisuya peşlerinden bile ğetmedim valla.. Helimenin Güp Gömdüğü Yer’den Gökmemedin atlarını attıkları yere mangafa mı ne olmuşlar da i(n)sannara da bulaşır deye uçurumdan aşşa kütelemişler ya esgiden neler oluyomuş ya hele hele kene, sıtma.. esgiden fısgaynan dedete atarlardı evlere sivrisinek yüzünden goca Gaziri köyü dağılmış getmiş ya ayazdan buydukça ayaklarımı nası uyuşmuş.. dizlerimi karnıma kadak çekmişiyin zati kösüldüğüm yerden bi ğözel seyretdim, valla seyrine doyulmayo bin goyunnu kürdolu ğibi.. ta öyle dinine yanayın aşşada harımlara erkenden gelenner var zabahın zeherinde bu manyak kim ki haralda burda yatmış döyüs akdoncak, demeye galmadı, “ne!” ulen bi bakdım, Şaban Emminin yeğe gök-gözlü bi şişeği varıdı valla-billa o oldu bitti gökgözlü malı se(v)men yeğe olmayanı yokdur… anası topallayınca, seyikletmiş de anasıynan evde galınca barabar “ele gelmiş” arbışmaya alışmış, çelenlere Alla(h)p da belanı versin yantırılamış getmiş taa Gayacaağıl da geçi ğibi arbışmış ağaca “hinci bi ğören olcak” canım curkuldayınca barabar tam da çomaç alayın deye azzık çıkımı aşdıydım yalap-şalap yerimden sıçıradığım gibi valla çalıların üsdünden bile hoplayalak yüzünguyu.. bi solukda inividim aşşa ordan bunu gatan edivirisin öğüne etişdiğim yerde endirdim sırtına olmadı fıcılattım zopayı, ildiremedim n’arasın lafın birini ğor, birine ğeçerin valla goyunukana goyun bile suçunu biliyo hemi gaçıyo hemi de melil melil bakıyo “ben etdim sen etme ağa” der gibi emme bu Lelek Boladı adamın yüzüne baka baka “yemin-billah” ediyo yüzü gızarmayo, ar perdesi çatlamış bizimo(ğ)lan herifin, taha sıra ona ğelmeden üst ayağa gakıyo “n’oldum-öldüm” “-ben ordan geşmedim, yedirmedim, ben girmedim, kimseyi ğörmedim.. ordan falan geşdi filan geşdi” yemin-billah valla-talla anam avradım olsun üşden dokuza şart ossun “-len olum o yana ğedenneri deyvidin ya” “-yedirdiğini görmedim” “-madem ordan geşmedin de ordan geçenneri nerden biliyon” “-ben öte yandan dolandım” herif yalan aramaya ele mi ğedçek sırf dubara neyise… senin yeğe goyun benim öte yandan geldiğimi görünce barabar seninki yes etdi ters yana gaşdı çakdı manzarayı hayın emme eyi de zopa yedi valla ömrümce öyle bi dayak atmadım atmadıydım hiş bi mala maşata ters yanna vurup öldürülecek bişiy emme “çelerdi de öldü” dencek bişiy de değil nakıs nakısın da nakısı vel hasıl-ı kelam gısa kese(yi)n “Aydın Havası” ossun Mırı Şaban’a olan öykemi yeğe şişekden çıkardım neye dersen bizim oğlanda gızı var ya bu guzu seşmeye, gece örümesine, gatınç nöbetine duzlamaya, ağıl yapmaya, kürümeye havız ilaşlamaya, çelerme aşısına gedmez eyi valla, “bedafa eşeğe binmek gözel olu”yo, terslenmeye gaksam bobam yüzüme bakıp duruyo, yetmez bi de şişek yeğe öyle olmaz böyle olur.. emme yeğe de ossa a(ğ)zı var dili yok garibenin vizdanım da elvermeyo hinci bu mahlığın ne güna(hı) var bütün dava bobamdan gaynaklanıyo “neyimiş de.. hurda bi gapı gonşu el ne demez” burnumu dutsan canım huramdan çıkıp getçek o ğadar dayfaldım neyise; ordan gakdım-dutdum Pöfrengin depesine atdım kepeneği susayan, akışdı ğeldi Yenisuyun hatılına ötekinner demişsin yayıla-yayıla Şaban Emmi’nin yeğe şişek! höyle az ötem de gözümün içine içine bakıyo gapba-malı hunu zopa yemeden öğrenseydin ya “Alla(hı)n bi mahluku” bi de canım sıkıldı içim sızladı ki a gapberif, kösülüp durcağna sürüyün başına varsan ya.. eve varınca koşlara verdiğim gırmadan buna da dutdum önşe cesaret edemedi emme sonura uşdan-gıyıdan yanaşdı o da demişdir “bu isanolu ne ğarip” tavandan bi “deve çanı” endirip dilini bireş kısdım lonnng lon Şaban Emminin yeğeye dakdım bi zıyana file arbışdı mıydı, deragap habarım oludu “yeğğğee” deye bi ba(ğı)rısın tun tun yiter valla.. neyise bakdım bizim çocuklar ovaya gediyo sabah-sabah teze peynir çomacı, bir ekme(ği)n gatında da şekerli hakkaş valla nası da acıkmışıyın damarlarıma can geldi derkene nerdeymiş Pandal çıkağeldi, o zamannar goruma bekcisi ne ğadar izbar etdiysem de bana galısa baya bildiğin, has-öz beni tığlayo “yeyesim de yoğudu” ağzından öylesine çıkıyo “ekmek buldun giriş zopa ğördün siviş” “valla olmaz len” deye izbar etdim obal atdım.. “-valla zabah zabah heş yeyesim yok” dedi emme çomacın yarısını da o yedi” halal hoş olsun da! garibenniğin gözü kür osun.. hak zamanından hak zamanına adam yerine gonur çecin kavsıklı yandan harman sonu zehrenin ediviceği belli öldüm fiyeti.. onunan yarış edeyin derkene vakıt geşdi, şükür ha!!! varısa da, yemeyen, acı sovan, datlı yavan, mencilise girip de, bohçaya sunmayan adamdan benisem de bek hazzetmen, emme az, emme çok, bi dıkım da olsa illem banacan epap garın doyurmalık olmasa bile, paylaşmasını bilecen Allah razı olsun Pandal’dan Yenisuyun gurnasına yanaşdık “ooooooooohhhhh!” elhamdürillah şükür Allah ırazı olsun, yapandan içenden, matırasını doldurandan, çomacıma dat gatandan bakdım daa epili vakıt var Daşınbaşından Mullapak Depesine ordan dah etdim Gölyeri, Cıngıdık Goyağı, Kumluk, Kel Sülemen Daşı Günsüzün altından sulanırlar geliler gari dedim ver elini Löpeli, Gısır Aşa ne varısa gene kelek tarlasında, evzinip duru, selam versem boşa ğedçek, hiş oradan daş galdırmadan, bayırı dırmandım, çalıların arasından koyuneşşe(ği) gılavuzları olunca barabar kendileri akışdı ğeldi Duzlaya Goca Hesne dam başında valla ta ordan ters ters bakıyo, el-gol barıyo-çarıyo verip alıp keydiriyo soyuma sopuma aldırmadım netcen hinci uraşmaya mı gede(yi)n aldırmadım desem de canımı sıkdı, bakdım söyleniyo, uyuvusan, bela tütüp galcak, get nalet olsun dedim günsüzden yana dönüp, gamıtdım o değilden, duymazdan geldim sanısın daşda ekilmiş duzu var, neytcen sanki, cık cık cık Allah Allah… gatliken gönlü olmaz dı ıramatlık” get nalet osun köpe(ğe) dalanmakdanısa çalıyo dolan” demişler köyün gatına girmekdenizese yes etdim Tollardanyüz’e anam köpeklerin yalını garmış çokaşmış bunnar ben varmadan eveli okarı çıkdım.. papbamı bile çıkarmadan uzanıvıdım sekiye anam “ha açcık bişiy yeyeydin” dedi uykudan datlı bişiy mi var len.. DİPNOT ıralaşmak /aralaşmak : uzaklaşmak, aralaşmak (ayrılmak), Mangafa / mankafa: sakağı, ruam ele gelmek: insanlara yabancılık çekmemesi, elden yemeye alışması kasdediliyor yantırılamak: yanlayıp gitmek, aykırısına, tersine gitmek yalap-şap: anında, çarçabuk ildirmek : dokundurmak, değdirmek, isabet ettirmek ilmek : dokunmak isabet etmek ilmek : düğüm Resim Kayaseki’den Hoyran Ovası (Kumdanlı) |
özgür olmak doğayla bütünleşmek hayvanlarla konuşmak...
çobanlık yapmadım ama annem uzun yıllar yapmış zaman zaman hikayelerini anlatırdı.
güzel bir bölümdü kalemine sağlık Üstadım Hayırlı Bayramlar.