SÖZ VERMİŞTİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Tüm babaların, babalar gününü kutluyorum efendim.
Ebediyete intikal eden babalarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.
Desen ki; demlendiğimden ötesini içiyor şarkılar
Ve sussam sığındığım o sakil gölgede; Hele ki hayatla arama nifak sokan hallice… Demelerden ibaret olsam keşke Ve şu beyazı donattığım sihirden bulaşsa Üstüme başıma. Sezgilerimden muzdarip olmanın da ötesinde, Sığındığım ama sığamadığım küçük tabuta, Ellerimde tozlu yolların yorgunluğu, Silsem kirini pasını evrenin Hele ki her atıl hücreye hapsetsem Kemirgen düşlerimi. Semirdi yine kargalar, Bilemedim ölenlerin asla geri dönmeyeceğini. Babamdan biliyorum oysa: Söz vermişti sükûtu delen gözlerimde derin O muzip gülüşle ve Şen şakrak boyarken pervasız gölgeleri, Sencileyin, demişti de, Gelmedi işte gerisi. Gelemediler hayli zamandır, Sarmalında hidayetin, Paylaştığım mabedimin misafirleri; Gönülsüz, pervasız çoğu zaman, Belki de tehir etmeliyim ölümlü düşlerimi. Sarkacın boyutsuzluğuna sığındım sığınalı; Ah ki o gel-gitleri aklın, Kovuklarında yaralı kuşlar; Kimselerin görmediği. Hicazı saklı tutsam da, geri duramazken Sıkılgan mizacımın durağanlığında; Koşullu imler tehdit ederken yargı yüklü Edimlerde çatık kaşlı bir selamı Alınmazken üstüme. Üstüne üstük köhne bir kehanette saf tutmuş yangılardan Alıp da nasibimi, Çöreklendiğim kurumuş çeşmenin Lahit lehçesinde, Hangi buyurgan imge ise Tehdit yüklü bir serzenişle toz duman, Şu revnak sancımla kader birliği ettiğim Bir günceyi içerken yerli yersiz. Sırdaşı mademki imde çağrışım yüklü Gölgeler kadar geçit vermez bir tümceyi Tehir etmekle eş değer, Ertelemek hayatı: Nereden başlayıp da çözsem şu kördüğümü. Hem belli mi olur, Kayıp gidenlerin nefesini geri çağırırım da Şifa bulur içimin yangınları: Hem de en muteber terk edilmişliğin coğrafyasında Saklı tuttuğum tehditleri de lav ederim, Derken görünmezin indinde Tav olan yüreğin kancasında Tutuşan aşkı azat eder Tanrı. Kırsalında, böğrün acısını yaşarken doya doya, Nasıl bir hezimettir ki Şu beynamaz düşlere yüklemişim de koca bir ömrü, Evrenin su götürmez gerçeğinden bihaber Arşınlarım Bağdat yollarını. Yine de bulamadığım, Sormadan ibaret bir edimde sessizliğine doyamadığım Ahvalin gömülü sarnıcına Buyur edilmişken nefsim; İşin içinden çıkamazken, Soluksuz kalırım bir hevesle de, Ölümü zikir eden yüreğin küpeştesinde Yeniden doğmaya çeyrek kala, Süzülürüm iki dünya arası, Köprüyü geçememek değil kaygım Yeter ki ölüm fazla geç kalmasın. |