KURAK İKLİMLERİN SANCILI LÜGATİ
Mutlak mutluluklar düşüyor avuçlarımıza:
Kırık gölgelerde hezeyan yüklü Belli ki marifeti devranın, İçimde kırgın tezahürü yüreğin, Düşleri sağıyorum, Yorgun ellerimde yaş ve yas: Gözlerim hepten kör. Sözsüz cümleler türetiyorum; Hazin gökyüzü dibinde konuşlanmış, Kırlangıçların kanat sesi Ki görünmezin indinde Savruk üç beş name, Söz birliği etmişçesine. Sesi titrek sessizliğin Boğdukça zaman, Tüketen mahiyette ahir mekân, İşkillendiğim o husumet, Kırılgan sözcükler dem aldıkça Dalmak uzun uzadıya, Yetilerimi bileyen evren, Sürgün düşlerimi mağlup eden: Nazenin bir bedenden mütevellit, Sığıntı mizaçların Duyulmazken niyazı. Ellerimde aşüfte bir günce, Yaprakları kayıp, Sağdıcı meltemin kokusu Duyulmazdan çok öte, Asmaların yosun tutmuş birlikteliği, Taşan oluk oluk, İçinde boğulduğum Yalnızlığın küpeştesi. Sıradan olsaydı keşke ömür Ve sıra sıra sırra kadem basmış Madem körelen hazan, Sandığımda kutsanan O mahrem hediye. Kitli yalnızlıkların mimarı O cihat ki; Sözsüz mihrakların kahramanı. Çapulcu imgeler seğirttikçe, Topluyorum hıçkırıkları, Devinen meşakkatli yalnızlığın En tekil hidayeti: Yine o rahvan ve soyut sapakta Eşleşen bin bir reçine: Ilık rüzgârların defolu yalnızlığı, Gök kubbeye ektiği sefil bir tefekkür, Mabedi belli ki Çıktığım o hayat ringi, Sağ gözden ırak solun bilinmezi. Kurak iklimlerin sancılı lügati: Adsız sanılar tetikledikçe, Sürç-ü lisan eylemek belki de tek teselli, En kayıtsız, en sıra dışı; Simli yüreklerin soluk yüzü: Kaybolmaksa en alası. |