GÖNÜLSÜZÜM BU GÜN...
Anlık bir rötuş,
Ellerim kanarken, yonttuğum şu mermerde Aşktan ibaret bir döngünün asılı merhameti, Kanmazlıkla içtiğim ölüm şarabını. Kifayetsiz, izlek bildiğim dünlere gömdüğüm, Bukle bukle saçlarını ördüğüm kaderin taarruzu belli ki Ve bil ki yok sonrası. Kıpraşan gündönümünü salkım saçak ayrıştıran Şu hüsrandan ibaret bir tahakkümü Milat bildiğim yine de esefle yüzüme vurduğun Gördüğüm aksimin asılsız hüviyeti kadar Payidar bir var oluş gölgeli yalnızlığımın Yüz sürdüğü. An ikrardan ibaret ve hayat umuttan, Sureti yenilginin sanma ki tek zararı, nükseden Ve devingen ruhların cirit attığı, Koyultulmuş evren iken hezimet içerisinde, Ne çok insan ne çok buhran; Yerli yersiz süngüsü derinde Yine de koşullanmış bir nefsin hükümranlığında İken benliğin tezahürü; Kâh tek bir imgede kâh tozutmuş aklın üryan çeperinde. Gönülsüzüm bu gün belki de dünden arda kalan O hengâmedeki çaprazımdaki hidayet iken Esirgediği insanların birbirinden, Tenezzül dahi etmezken Sevginin telaffuzu bu denli mi zor da, Cebelleştiğimiz ömrün arka penceresinde Sönük bir ışık yine de gömülü en derinde Yüreğin karası iken, isyan tek bir imgenin tekelinde. Hanidir mabet bildiğim sabahın seyrinde Düşkün bir sefil kadar dizlerine çömelmiş Hanidir o rahvan evrenin ulaşamadığım yakası, Andan ibaretim bir katre de olsa mutlak zihniyetlerin Tefekkür bildiği, Yine de sonlanmayan bir hikâyenin En bahtsız kahramanı, Soluk teni ve izbelerde yanıp tutuşan yürek Kadar isyankâr onca teamülden arda kalan, Sükûneti yâd etmek tecellisi ve aşkı payidar kılan, Yerli yersiz mensur bir gölgeye yüklediğim Günahlarının rakımından uzak bir sanrıyım altı üstü, Haykırışları ayyuka çıkan bir ruhun tesellisi; O varamadığım yakanın istikameti. |