Kırılmış saç teline...Sevdayı kanadında taşıyan kuşlara da eyvallah olsun Yarin teninde usulca usulünce süzülmeyen el neye yarar Niye yanar beden dediğin Beni kırılmış saç teline ağla Parmak uçlarından saç köklerine öpülmemiş ten sevilmiş sayılır mı hiç... Sevmeyen namert Öpmeyen cesettir bu saatten sonra Bunları yazıyorum diye Bana sakın gülmeyin madam Teessüf ederim ben sizi sevmek için Geçici heveslerimi değil Nefesimi Estağfurullahlı bir gecede kızağa çektim Yüzümü yüz katlı bir gökdelenden boşluğunuza bıraktım... Gemiler sılaya kalkıyor gemiler sallana sallana kalkıp gidiyor Ben cesaret edip hiç birine binemiyorum Gözlerinizin değmediği her karış toprak sılaya dönüyor nasılsa Nasılsa yeniliyor insan önce zamana Sonra haz/a/na Zührenin avuç içi cizgileri çığlık olmuş Sağır edercesine ağlıyor düşündüğüm düşünürken düşürdüğüm çocuk... ağır yaralı insanlığımız ağrısına alışmıştık artık ölmesi kaldı elimizde bakıyoruz aval aval sözde bir hüzünle... Okuduğum tüm kitapları yaktım dün Bağdatı yağmalamak için koşan yüz bin Moğol atlısı kadar ses çıkaramadı elbet bu çarpıntılı göğüs ağrısı... Nalınada mıhınada diye sövüp durdum surdan öteye surdan uzaklara Derdimi dört duvar arası duvağı kanlı gelinlere anlattım Hüznü bakire cismi her haliyle sevdim ben İnsan ne yalnızlıktan Ne yârsızlıktan ölür Ola ki yarı beline değil çırçıplak uzanan Afrodittir sedirde yâr Ölür işte o zaman insan Yüreğin nefse nefsin yüreğe denk geldiyse eğer Adını sevda koymasak ne yazar avuçlarını uzat avuçlarına denk yaşamak... |