BasmaGırtlağıma kadar çığlık sonrası iç güveysinden hallice... Şu dağın ardı yetim mezarı dağa değen kuşun kanadı kan... Herhangi bir günün dünleşip gidişini izliyoruz elimizde kumanda dilimizde lakırdı Sigara içiyor musun diyene İyilik güzellik diyorum başımıza ne geliyorsa güzellikten geliyor ah Bir güne çirkin yatıp çirkin u/yansak belki geçer bu huz/ursuz pişmanlık İçimde bir yer sürekli kendinin tekrarı devrik Pinochet heykelleri kadar geveze ve sarhoş pezevenkler kadar mutluyum Şilide bir köy say beni öldürülüp durayım iki dudağın arası gülüşe baka baka... Sayamıyorsun değil mi işte böyle Herkes kendi yarasını münzevi bir sapkınlıkla sahiplenip duruyor ve bunu savunabilecek kadar arsızlaşıyor... Gırtlağıma kadar boşluk sonrası ellerin sonrası göz göre göre göğüslerin... Umuttan nem kapıyorum unutup duruyorum aklımın iplerini aylak ayak parmak uçlarımda Parlak yalnızlıklar ışıklar neonlar Neronlar, Adolflar, Francolar Pol Potlar, Coniler Isıtıp ısıtıp önümüze konan bu yemeği lezzetliymiş gibi yemenin neresi akıl işi... Ölümlü olan beden değil ruh önemli olanın boyu olduğu kadar ölümlü hemde. İktidarsız adamların erkeklenip kadınını döverek boşalması kadar dönek bu gezegen... Halıya basma Çimlere basma mayına basma üzerime basma basıp gidiyor hayat nasıl da güzel gidiyor bilemezsin... Çıkarıp vuruyorum masaya sesimi titreyip duruyor dalında gün şimdi bir sevişsek apartman uyansa Alt kattakiler üçüncü çocuğu yapsa Üst kattakiler ölmeden önce son tangoda şimdi bir sevişsek uykumuz orta yerinden bölünüp kalsa... Çıkarıp vuruyorum masaya nefsimi Bu yazdıklarımın şiir olduğunu idda edecek kadar iğreniyorum bazen uz/aklardan Yol üstü yolcu kerhanesi bu çağ bi öldürüp bıraksalar yarin terlemiş koynunun ortasına... |