Kusarken...
Anton’dan doktor olduğu için
Franz’dan hukuk okuduğu için nefret ediyorum Anton kafamın içinde bir yeri deşti Franz bunun yasal olduğunu idda etti ve Tolstoy bir din gibiydi ta ki Dostoyevski ile onun arasında kalana dek dengesiz olmaya o gün karar verdim. Aslında ben en çok Danteyi sevdim ilahi komedi bir adam dı onunla Neronun pasif mi aktif mi olduğunu tartıştık saatlerce. Sade Sodomun yüz yirmi gününü yazarken yüz onduzuncu günün gecesi camdan penisimi fırlattım. Freudun kafasına dank etti o an herşey... Gogol üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi nefes alıp verirdi sürekli Ve komünist Rusyada zorunlu bir şeyken askerlik Birkaç heyecanlı rus genci kadar vicdani retciydim Gülsarının ölümü konusunda... Pavese kadınlardan ne kadar nefret ediyorsa Ben o kadar çok sevdim onları ve onların çıplak kalçalarını sallaya sallaya suyun altına girişlerini... Rilke sevmeyi zorlaştırdığından beri Pavyonları tıklım tıklım Ankaranın Adım başı kartvizitini bırakıyor Mutlu sonla biten masaj salonları... Ne zaman durgun akardı don aklıma gelse estetiği sanatı falan unutup Donların fonlara evrimini düşünüyorum... Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğüne yazdığım dilekçenin cevabını bekliyorum Elimde hava tahmin balonundan hallice kırmızı bir tombul kuş Kartacalı Hannibal tekrar filleri yürütürken romanın üstüne üstüne Ay üstüme gelme Hannibal bu gece başım ağrıyor diye yorganı çekiştiriyor Ayten Bunlar hep Ayten yüzünden oldu hakim bey yoksa ben Romanın kızlarına göz koyar mıydım hiç Hani bana bal parmak diye ağzı açık tavana bakıyorum Her yer bize orta parmak anlasana artık diye sigara uzatıyor meftunu olduğum sarı camel paketi... Ah bide Türküler yok mu güzel oluyor ıssızlaşırken. Günler ve geceler Bazen Hayat Böyle şeylerin toplamı işte... Çığlık çığlığa doğup içimize içimize Kusarak ölürken... |