YEŞİLIRMAK BOYLARINDA AYKIRI SEVDALARYEŞİLIRMAK BOYLARINDA AYKIRI SEVDALAR harşena dağının hırçın eteklerinde kor alevlerle sevdim seni şadırvanlarda ürkek güvercin tedirginliği gün ağarıyor yeşilırmak boylarından çeyizim eski bir sandukta unuttum ben seni yar unuttum mukarnas taç kapılarda çığlığ çığlığa bir yangın kubbeli revaklarda kadı kızı mihri değilim ben sen de ferhatın dağları deldiği şirin değil yeşilımak boylarında sonsuz söylenlerle akan bir şiir olmayı istedim adını muvakkithaneler önünde unuttum yalıboyu evlerine karşı aykırı gazeller okudum harmani bakışlı sevdalardan süzülüyor ışıklar eski şaraplar gibi takdis ediliyor rakkaslar hayatın türküsü yükseliyor aynalı mağaralardan haber var mı senden haber var mı kestane renkli saçlarından çağırır kimsesiz sesim seni borabay gölünün zümrüt sularından fırtınanın dağıttığı harşenadan gazeller okuyor yitip gidenlere mihri uyanıyorum asırlar süren uykudan akşam bahçelerinde hüzünle koklanan gül oluyorum lavanta kokulu sabahlardan sülüs harfli kitabelerin yazgılarından baranlar içinde yeşilırmak boylarından sana koşuyorum gel gül yüzlü mihri redifli gazeller okuyalım akşamın sükun saatlerinde yeşilırmak boylarından derin sulara inelim kadim zamandan gül bahar hatun ile amasya sancağına kafesler arkasında yazılan şiirimsin sen benim ey şehri hareşna kurulsun yeşilımak boylarında şiir divanı zümrüt yeşilli hatunlar cumbalı evlerinde durulsun harşena gibi siniyor göğsüme hasretin ferhat kanallar açma da gonca güller harda pir ilyas gibi gönül darda mihri şiirleriyle iyileştir beni yar elmalıklarda bimarhanede tabipsin derinden işledin ayrılığı yarama gidemem artık yeşilırmak boylarından bedestenden zümrüt yeşili şallar al bana yar hezaranlar konağında buluşalım akşam faslında çiçek çiçek süslü sağır pencerelerden bir ses ver yar bir gün aklına gelir anarsan beni bayezid külliyesinde şadırvanda su sesindeyim güvercinlerin kırmızı ayaklarında yarım kalan sevdayım şiir divanında yeşiırmak boylarından mihri gibi an beni ankalara özendik biz ey şehri hareşna kirpiğimden yeşil ırmaklar geçiyor unutuşlar sarıyor kahverengi iklimin cumbalı evlerini ilkyazın ilk düşünde yeşilırmak boylarında ince bir dal gibi duruyorsun çarpıyor yalnızlığımız gül hüznü zamana sevgilim beni eski bir amasya kartpostalında gül dalına yağan şebnemler gibi an şimdi şiir ve musiki zamanı ben sen de gülbahar hatun olmayı istemedim kadı kızı mihri bile değildim ben sen de fırtınanın savurduğu kelebektim yeşilırmak boylarında gül dalında har ile savrulan ey gül yüzlü mihri içtiğim şarap ölümcül giyindiğim kanat kırılgan ferhat kanallar açıyor şiir gonca gülün harıyla yanma da ey kalbim seni kalker kayalara oyulmuş bir pontus mezarına gömüyorum hoşçakal şehri hareşna |