ÜÇ CEMRE MESELESİo gün bütün bulutlar en pembesinden pastel olacaklardı uçuk mavi boşluklarda el ele oyunlar oynayacaklardı hazırdı, elbiseler ve oyuncaklar . koşmaya başladılar kırlara, dere boylarından yukarılara başka türküler gibiydi kaval sesleri,el salladılar çobanlara gölgesi bol bahar dalları arasında, yorulup uykuya daldılar yüreklerindeki balon ve uçurtmaları gökyüzüne saldılar rüya gördüler aralarda, kocaman insanlar olmuşlardı güya bildikleri bütün çiçeklere benziyor ve açıyorlardı dünyaya. birinci cemre işte böyle düşer havaya uçurtmalar ve balonlarla …. ……. o gece vurduğu zaman ayın ondördü, aşıkların gözlerine başlayacaktı yakamozların sevişmesi, bütün denizlerle tutuşup, dalgalar ve heyecanlarla. oturdular yan yana, dayayıp başlarını omzuna birbirlerinin seyre daldılar geceyi ve denizi, terli sıcaklığında ellerinin ağır hasretlik öncesi, derin ve kıvamlı bir ateş dudaklarında yürek yangınlarının düştüğü suda bakarak yayılan halkalara hayal kurdular gidilen yerlerden gitmemişçesine dönmelerin sağlam adımlarla ve beraberce zorlu yollarda yürümelerin. ikinci cemre de böyle düşer suya üstüne yazılan yazılarla …. ……….. o gün ve o gece toprak, bir ana gibi çekerken doğum sancısını bütün bereketlerini yaşıyordu, açların kainatını doyuracağı sebepsiz mezarları bağrına saklansa da savaşların . siperde bir nefer, bilmem kaçıncı sefer okuyordu mektubunu kırlarda koşup, sulara halkalar yazdığı sevdasının kokusunu birden, nereden geldiyse bir ateş topu girip parçaladı yüreğini çığlık tam isabet aldı, ikiye ayırdı kanatlarından kelebeği kan birkaç damla değil, bütün gözyaşları gibi başladı akmaya üşüyoruz doyacağız derken, ölüm soğuğu sarıldı harmanlara. ve böyle düşer toprağa üçüncü ve son cemre meselenin özü budur işte …. CEVAT ÇEŞTEPE |