ŞAPKAMDAKİ İMGELER
kuyuların dibine haykırdım adını
kırılgan şarkılar dilin edası kayıptı hansel ile gratelin hülyası kıırlgandı düşlerle örülü masalların a çocuk keder alıp başını gidiyordu söylediğin türkülerle nereye sürgünüz böyle ölüm çemberlerinden geçiyoruz durmadan dilimizde eski şarkıların gitar solosu ömrü törpüledik kıyamet misali bir uzak kalıştır sevda bahar çiçeklerinden bana kahve fincanlarında çıkmayacak seviler gerek ölümsüz bir ruh cem karaca şarkılarından sana eski bir fotoğraf karesi ucu yanık mektup hüzünkar şarkı akşamın yalgın kederlerinde söylenen kırağı yemiş bahar dalı gibi kör kuyulardan haykırdım ismini hüzün yılgınısın yine hummalı gecelerde solmaya başladı inceden yemiş veren filizlerin frapan bir keder akşamüstü meyhanelerinin ağır saatlerinde çığlık atan kuşların hani ah dev hayat onlar da döndüler kül rengi akşamın kederinden son göçmensin sen yitirdin hoyrat şölenlerini hüzne yetim kalışımız neden konuştuğum dili kimseler bilmiyor hayatın gailesi eş zamanlı intihar saplantılı palyaçoyum mutluluğa yol alan sus diyor rüyalar kara düşlü gecelerden ağız dolusu gülüşlerde akşamın nihavent şarkısı titrek yabancı yargısız şapkana şiir dolu imgeler koy maskelerini çıkar hayatın karşısında tuhaf sağanak bir kederle yol al ülkesine ve çocukluğuna küs gitti bütün şairler git uzaklaş bu yılgın kederden uzak bozkırda yalnız bir ağacın altına otur seyret bendeki kederi seyret karıncaların inceden yol alışlarını turna kuşlarına öğret ağır aksak yarım kalan şarkımızı yer çekiminden ne çok öğreneceği şey var şiir kuşlarının düştük derin bir kedere çıkamıyoruz kaostan taşlar ne zaman çiçek açacak yar akşamın kızıllığında saçlarında uçuşan rüzgar dehlizlerden sana geliyorum yar resimdeki gözyaşlarıyla |