Tırtar / Odundaha tan yeri ağarmadan, eşeğe semer, semere urgan urganda kazma, eşşek dayağı , semerin arka kaşında; azık bohçası, ve su matarası bir de eşeğin saman torbası çalı kökü kazılır topraktan tahrayla çelinir, budanır Karatepeden, Tepeyurtdan, Pambıklıktan ucu çatal dayaktaki urgana sıralanır eşeğin tenine dokanmasından sakınılır “-evelden köyde bazara çekip-satacak, para edecek bişiy yoğudu(y) ku(y)! bazar derneğinden eşşeğe yüklerdik odunu ver elini Çitlik , geş vakıt varı(r), orda yatardık ertesi ğünü zabahdan, ver elini Yalavaş.. ortalık daha göz-gözü görmez garannık gari bazarlıların gözünün içine bakardık ? adamlar alıvısın da benim odunu öyle ya e(h)tiyaş gaz-bez-duz dedikleyin ıccık harş göreyin de! tez evelden geri döneyin ha! sevindireyin çoluk-çocu(ğu) beş guruşsuz bazarda şarda ne(y)deyin ha! ordan kime varsak evelallah yazdırı alırız da ağırıkan yeyni olmaya bakma, borş alan kesesinden deler ya; aldırma marırlığından yer zatin epey oluyo veresiye etdik Kirişoluna, Bakkal Iramazan’a hiş değilise onnarın hesaplarını gapadalım bu hafta hemi de harş görelim hal bazarında harş dediğinde nayeti gaz-bez-duz.. eşek yüküynen odunu götürü(r) adamın evine yıkar, güçcük-güçcük gıyar, odunnuğa dolduruvuruz ev sa(hi)bı “-odunun gözelimiş Tıltarlı haftaya iki eşşek yükü da(h)a getir tamam mı” dediyse keyf(imiz)den dört köşe oluruz.. böyle iki-üş daa abıla buldun muy du bedafaya getiri(ri)z gazı-bezi-duzu “malihülle bir tohumdur, ekdim emme bitmedi hu züğürtlük başa bela govdum emme getmedi” haa! köylünün bi de yımırtası tavığı-horuzu sahi! Müslüğün ettiğini duydunuz mu “-horuzu kaça vercez” deye sormuş haralda birine o da “-elliden aşşağaya verme” demiş ya! buna bazarlı adam “-horuz kaça deeze” “-elliden aşşa olmaz” demiş adama “-deeze horuzun gözel gibi, sende fakırsın ellaham ben buna atmış vere(yi)n benden yannı halal-hoş ossun, hayrını gör” demiş Müslük çalımınan “-köylüyü, fakırı cahal belleyon haralda, elliden bi ğuruş noksan olmaz deyon sana” deye söylenmiş adam bakmış olcaa-molcaa yok “-pekey deeze pekey elli guruş al sana” “-ha şöyle” demiş Müslük avcındağının elli mi atmış mı yonusa on mu, yirmi mi bildiğinden mi” “-aklı o ğadar eriyodu zavallının o’na ya çatmacan, ya çatmış bulundun ne isderse vercen gurtulcan” heye demeye gör Aynı’yı bırakır Şabanı, Şabanı bırakır Omarı anladır da anladır gari Omar birinciymiş Omar imtam verceğmiş Omar nekdip yazmış Omar şunu demiş aslı-asaleti olduğunu sanman emme Omarın umrunda mı Müslüğebe o bi bayam ağacı varısa Omar bek sever deye toplar yaz boyu çalı-çilpi toplar “-Omar nekdip de ombeş tatile gelcen demiş” de ya da ordan bi(r) eline para ğeşse ya da biri üç guruş verse “-Omar’a harşlık yollayan ıçcık daha irkeyinde” “-ya da varısa da yoğusa da Omar da Omar ne Omarımış ha adım omar canım umar” haralda O’ gene hadi bi daa “Zedefçe bazarçıya “-emmi hu kaça” der, para kesesini açar uzadırımış adam ganını bozsa da hepisini alsa, ............... “-“cahillig bek zor anam” deye a(ğ)larımış emme çocuklarının hiş birini de okula yollamamış” Garahacı “hunu kaça aldın” de(r i)se, “cüzdandan aldı adam” gara cahillig zorun zoru ves-selam” Garahacı zavallının ömrü hergelenin peşinde geldi-ğeşdi hakını da gutuynan aldı verdi Allahı var hinci “-vay efendim yelönüydü evinsizidi, melezidi , kavsıklıydı yok arpaydı, buydayıdı, kelsiydi, badaslı topraklıydı, değirmene dutcağdım bulgur gaynatcağdım” demedi heş demedi.. ne algıyı-vergiyi bili(r)di ne de bi(r) satlıkçı yanına geli(ri)di bişiy alıncağsa Hesne olmadı gonu-gonşu, yarı ederine zehreynen değişdiriviridi” “-hergelenin hakından n’olcak bücüğüse satılı(r), kırıysa evde galı(r) baharda söz temsili yüz hergele varısa güz demeden otuz kırkı anca galıdı oda harman verese Garahacı çetele dutçak deği ya köyün sürüsüne köylünün hergelesine” kimler geldi kimler geşdi taha dün gibi DİPNOT urgan: sicim, kalın ip eşek dayağı: eşeğe yük sararken urganı uygun tutmaya yarayan dayak, ucu çatallı sırık semer: eşek eyeri çalı kökü : pinar kütüğü Çiftlik : İleği Köyü marır / mağrır : mağrur, gururlu veresiye: daha sonra ödenmek kaydıyla alış-veriş elleham/ellehem: (Allahım) galiba, ihtimal ki, her halde kutu: çeyrek şinik, (iki kilo buğday) yelönü: tınaz savrulurken ve ya çec kalburlanırken rüzgarla daha uzağa uçan zayıf kabuklu taneler, yelönü bulgurluk ya da tohumluk yapılmaz evin: tohumların içi doluluğu melez: karışık, arpa ile buğday hatta başka tahıllar birbirlerinin harman yerlerine atıuldıkları için özellikle badastan elde edilen tahıl melez, hatta topraklı olur Resim H.Dümen "Oduncu" Çalı : Sh: 1383 |
Kalemin daim olsun
____________________________Selamlar saygılar