Rücu Ederek Yaşarız Cihan İçre
Yazdığın tüm kelimeleri öperek
Kırk ikindi temmuz ayında Gökçek Sevişler içinde Bir bahara uyandım Gün güneş mavi göm sarı Kesin ritüel kıvamında Bana dar gelecek siyah ten Yanlışlar ısırığı içinde Bir doğru bulmak zor Sevgi çemberi Melal bir okşama içinde Okyanusları tuz kokusu kaplarken Zeytin dalına kendimi astım Beni bir lahza utandırmayan Yeni alevli yeni kırıklı yeni gem Yine akşam yine özlem yine hasret Bir alev yudum yudum dehlizlerime boşalırken Kemirgen başım düşler ile yorgun Kızıl mavi dudaklı gezegende Namus sokaklarını çınlata çınlata Ellerimde ruh bakiresi benim saçlarımı okşuyor Ceviz tadı yeşil ve kekrek Bina ömrü uzun İnsan kısa Zamana kısa ölüme kısa Bir Nemrut surekli içimde Tahtı sallanan ağır bir Mana Elimden korkuyu öperken Ekmek boğazıma düğüm düğüm Seni seviyorum Çok özledim Mektup masada Durmaz Meşhur meseldir Çelik gibi müslüman doğurur analar Gün batarken Bir barut kokusu Bacak bacak kokar iken Betimlediğim ana kök hücrem Çitlembik kahvesi gibi Şeyda Şeyda örseler dilimi Dudağımı Biraz yavaş Merak etmeyin İnna lilleyhi ve inna ileyhi raciun Zor cümlede karanfil kokar Bize dünyayı cehennem eden kim öyleyse? |