Ay İle Mavinin Savaşı
Ay dertli bu gece;
ağlıyor hüzünlü melodiler. Kara bulutlar sarmış göğü, gözyaşları yağmur damla damla, düşer suya susamış çiçekler üstüne. Ilık rüzgar adım adım dönüşüyor fırtınaya... Ve; Acımasızca yerinden koparıyor, suya doyan rengarenk çiçekleri. Ve,savuruyor dört bir tarafa. Toprak ana ağlıyor kan renginde... Dağlar durmuş ard arda karşılıyor Ay’ın öfkesini, yıldırımları çekiyor üzerine, tepedeki ihtiyar ağaç... Bu ihtiyar; nice fırtınalara nice yıldırımlara göğüs germiş, hiçbiri yıkamamış heybetli koca çınarı. Hala direniyor kahramanca yaşlı kökleri... Mavi deniz izliyor uzaktan öfkeli, ay salıyor tahrik edercesine loş ışıklarını yüzüne. Kıyılarında fenerleri sönük, martılar suskun, yunusların gözlerinde belirgin korku. Ve deniz dayanamıyor, sonunda öfkesi patlıyor, salıyor hırçın amansız dalgalarını kıyılarına... Derin sesliliği; bozuyor kayalara çarpan, dev dalgaların uğultusu. Martılar uçuyor kargaşa içinde, ve bağırıyorlar avaz avaz boğuk melodiler... Yunuslar dalıyor derinlere, karanlık kuytu deniz diplerine. Yıldızlar uzakta zamanın derinliklerinde, gamsız ve dertsiz izliyor olanları... Git gide artıyor mavinin öfkesi, ve buluyor yolunu şaşırmışları. Küçük bir sandalı, öğütüyor dalgaları arsında, yosun tutmuş çürük tahtaların kaçışı yok... Ay rengini koyulaştırıyor, maviyle alay edercesine Ve mağaralarının derinliklerinden, salıyor yarasa ordularını. Göğü sarıyor içleri ürperten suskun melodileri... Ve Adem cennete; habersiz uzanmış hayat ağacının altına. ...Gamsız uyuyor yeşillikler üstünde. Ay ile mavinin savaşlarından haberi yok, zaten umurunda da değil.. Havva ise rüyalara dalmış, yasak elma tek derdi... Suskun// |