Unutulmuş Sözler
Yalnızca bir cevap ver,
bunlar kimin aklında, mavi ve sarı, örümceğin, zümrüt taşının etrafına, yeşilimsi ördüğü ağı mıdır... Ve cevapsız sorular; nedir ki, hatıralarımızı oluşturan ikilemler, ve amacı nedir, mavi deniz etrafına inşa edilen beton binaların... Belki bir cevap; özümüzle kavuşmadır rüyalarımız, unutulmuşluk ise bir tür ölüm... Ve sen; bana yalnızca bir cevap ver, ve, bana bir tek kalem ver, sana, sırlarla dolu yazılar vereyim... Bir cevap; aynalar pencere camı gibidir, bazen hakikati görürüz, bazen ise sadece bir yansımadır, ve, bazende sadece kendimizi görürüz... Şehirler; yüzünü gökdelenlere gizleyebilir, denizler karanlığı yutabilir, maskeler yüzleri gizleyebilir.. Söyle; kafan boşlukla doluyken, nasıl, hayal kurabilirsin... Ya sen insan; elinde silah varken, nasıl zeytin dalı uzatabilirsin, tüm dünyayı elde etmek isterken, kör gözlerin nasıl görebilir ve, sağır kulakların, nasıl duyabilir en güzel melodileri... Ya ben; tüm kadılara aşık olursam, nasıl, bulabilirim Tanrının benim için yarattığını, ve, çıplak gözle güneşe bakarsam, gölgeleri nasıl görürüm... Ve insan; kendini tanımadan, nasıl başkalarını yargılaya bilir, ve, günahkar oldukça, masumluk nedir nasıl bilebilir... Ve sen; gözlerindeki nefreti, dudaklarındaki sahte gülümseme, örtemez boşuna çabalama... Nefret ediyorum senden demiştin, iyi hatırlıyorum, çünkü, bu gece yine hatıralarıma uğradım, ve, ela gözlerinde unutulmuşluk, gördüm... Aşkı küçümseyen sen, hayatın bütün sırlarını çözdün mü ki, niçin ayrılığı arzular gözlerin, gitsen de ayrılamazsın, çünkü ben, senin hayatının tek gerçek sırrıyım... ve, sen iki yüzlüsün, biri şeytani ve karanlık, diğeri melek gibi aydınlık, ve, kuşkusuz sen en acı hüznüm, tüm sevinçlerim de esir kaldı sende... Yinede; karanlık ruhunda garip bir kutsallık var, sanki gözyaşların’da mutluluklarım gizli, sanki kurtuluşum o sır dolu gözlerinde.... Suskun//[ |