İNCEDEN
Dayanılmaz ve beter bir ruhum ben
Hapsedildiğim sessiz ölgün bedende, Koşan kırık ayaklarım vardı ileriye Birde hızla yol alan kararmış yüreğim Kaybolduğum şu ıssız labirentlerde… İrinli yaralara çok tuz basmak gerek Dinmeyen kanamaların durması için, Daha da çok tuz göz alabildiğince Sürmekte bizim durağan seferimiz Beyaza bürünmüş soluk gökyüzüne… Çelikten tellere sarınmış sazım ben Hüzünlü bir mızrabın kırıldığı yerde, Yaralı kırık kanatlı bir kanarya gibi Açık kafesinden çıkıp ta uçamayan Çığlıklara yetişmeye çalışan nefeste… Hırçın denizin kuytusunda saklanan Bir el var şimdi yakamozun ışıltısında, Yerde sürtünen paslanmış bir zincirin Ucuna takılı kalan koskoca bir ömür Hesabını soran geçmişin yalnızlığında… Boynumuza hükümsüz geçirilmiş ip Ucunda sallanan yalanlara bölünmüş, Yalın bir hayat uyumaktadır içimizde Sararmış kuru yapraklar misali sakin Soluksuz… Hain… Huzursuz… Çirkin… İbrahim SOYALAR |
selam ve saygılar