bir kent hiç bu kadar yalnız kalmamıştıtam göğsümün ortasında bir acı, gecenin karanlığına bağdaş kurmuşum. ve sessiz bir sokağa susar gibi, birazdan uyuya kalıp, ölmek ister gibi başımı yastığa koyacağım. belki illegal bir gözyaşı, belki anarşist bir sessizlik içinde boğulacağım. ve sonrasını bilmediğim bir irkilme, belki içimdeki acıyı söküp atabilecek kadar cesur değilim. belki cesaretim acıya yenik düşmüştü. belki vazgeçmek sadece kazanmak değildi. biraz huzur, biraz sessizlik ve biraz yalnız kalmak, bunca acıya dayanacak bir yürek, ve onca ölümler yaşamış bir coğrafya, göğsümün üzerinde hedefi imha edilmiş çocuklar. sadece kendi ölümüne susmuş bir anlayış içinde olmamak, ve gözyaşlarım şakaklarımdan sözülürken, eteklerinde çiçekler açıyordu kaldırım taşlarının. kuşların normal hayat sürdüğünü gördüm. nehirlerin aktığını, güneşin doğduğunu, baharın geldiğini gördüm. ey tarih; söyle bana, bu acı kaç bin yıllık? ve ben kaç bin sonraki acıyı göğüsledim? yüreğim ve sen, anestezi altına alınmış bir mutluluk, ve siren sesleri arasında kayıp giden onca gözyaşı, bir kent hiç bu kadar yalnız kalmamıştı, ve ben hiç bu kadar özlememiştim. #ibrahimdalkılıç 08/03/2016 04:45 izmir |