Kumsaldaki ZambakYağmurun sesi çiylenirken vaveylalarımızın üzerinde Nefesinde dalgalanan meltemlerin lâlezar sarhoşluğundan doğ rüyalarıma ! İpek ağaçlar estirsin epifitlerinden poyrazın Tan suyundan damlasın ağdalanan çırasından koynun Sığlarında çelimsiz doğruluşları diplerinin Eğilip öpeyim öpeyim ah kainat kadar İnci çalısını kıskandıran çelimsizliğinden kumlu uçlarının yaban mersinlerine durayım Özünde kıpırdayan sedef bulantılarından tenin kabuk atışlarına arınayım Şerbetinde pudralansın yellerine kelebekler Pembe koylarının erguvanlı göllerine durulanayım Öpeyim pınarlarından boşalırken göğe uzayan geçişler Kadehinde çırpınan kaybedişlere ağarayım Kırılsın bakışlarımda kanatları bakışlarının gelincikler bozartılarımızda Şuramda yürüyüşlerine soyutlanayım Yayıldıkça dokunuşlarında alazlar bilinmez kıyılara Hiç koklanılmamış hiç girilmemiş yerlerine sürükleneyim Loryoslar oynaşsın köprücük havuzunda Eftelya sürüleri çıksın gözbebeklerimize Göğsünde yavru ağzı akşamların ağzı Derinliklerimizden geçsin gitsin nice baharlar ılgın ney akarsular Sen benden ben senden sarkmış kumruların dallarında Tayfından inen güneşlere çiğdemleneyim Mercan şenlikli terlikler giyindireyim telaşesinde kaçamaklarından dökülen kuşlara Eseyim uçları tutam tutam göbeğinden Saçlarından çekirdeğine uzanan ellere çekileyim Yaz delinsin dudaklarında emilsin taze sabahların çırılçıplak oylumları Kızıl diplerinden kuşağımın sinelerinde allanan utanca üfleyeyim Bir daha dalayım bir daha ah doldukça kadehinden uçan zerreciklerine İncecikten salınan endamı belinden dolayayım Sevdikçe ah candan yırtılan ruhumla yine sana döneyim Şeffaf tamamlanışlardan ayrılışlarını haykırayım Natamam yaratılışlardan kesilen ayaklarıyla Hümaların Kirpiğinde kurumlanan baharlara konayım Gün sızarken titrekliğinin altından kucağında sırılsıklam kumsallara yanayım Şafak hasretine harelensin Bembeyaz yüzünde masmavi denizlere uyansın sabahlar! ’’Şehir sayı 149’’ |