ahmak bir ölü
gözleri geldikçe aklına
bir zeytin tanesi gibi kardelenin kokusunu içine çeker gibi karlar ülkesinde güneşe dokunuyordu yüreğin ve sen dağ kokulu soğut bakışlı şimdi içinde bir orman edasıyla bahar gibi bahçe gibi teninde geziniyorsun çıkmaz sokaklarda bir mavzerin namlusunu ölü bedenine doğrultur gibi yokluğuna direniyor bir yürek bir yerlerde ve her gün ölüp, her gün yeniden doğarak. gömüldükçe umutların bir bir karanlık odalarda yosun tutmuş bir yürek ve paslanmış bir beden sonu olmayan bir sevi gibi yapayalnız kalırsın ahmak bir ölü gibi. ibrahim dalkılıç |