Geçersem Bi Uğrarım
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Aç kapıyı Mualla Abla, ben geldim!
Nassın?
Maşallah hâlâ taş gibi ve dopdolusun. Nedir bu yahu senin çektiğin! Saksı mısın sen Mualla Abla? Saksı mısın söyle bana! Orta yerinde ağaçlar. Enlemesine boylamasına arabalar. Oranda buranda insan, hayvan atıkları…
Şu gece vakti ufak da olsa bana da bi yerin vardır dimi? Az dinleneyim evime gideceğim.
Yamuk yumuksun Mualla Abla, yamuk yumuk ve buz gibi…
Geçen üç beş çocuk gördüm. Senin taşlarından su fışkırtanı bulmaca oynuyorlardı. Sek sek sekiyorlardı, o taşı ya da taşları bulan kazanıyordu. Sen bazen çok sulusun Mualla Abla!
Bak bi tarafına koca panoyu da sokuvermişler. Ne yazıyor orda. Üstte özel bir hastanenin ismi… Altında, “DOĞUMDA KAMPANYA…” Onun da altında, “İlk çocu…” Ee? Reklâmın geri kalanı yırtılmış. Devamı nasıldı acaba? “İlk çocuk sizden ikincisi bizden” olabilir mi? “İlk çocuğu siz yapın, ikincisini hatta üçüncüsünü gelin gözetiminiz altında biz yapalım. Alanında uzman her cinsten doktorlarımızla…” Aklıma türlü şey geliyor, ama tutacağım kendimi. Hastanelerin telefona kampanya mesajı attığı bi yerde yaşıyoruz Mualla Abla. Bak ağaçlarından birine çakılan kâğıtta ne yazıyor: “UFAK BİR ÜCRET KARŞILIĞI FREKANS AYARI YAPILIR” Altta telefon numarası. Öte yanda, “ÜCRET KARŞILIĞI MATEMATİK, TÜRKÇE, FEN DERSLERİ VERİLİR.” Yaslandığım duvarda da kendini pazarlayan ya da kötü duruma sokulmak istenen birinin numarası… Kıçımın altındaki reklâm kâğıtları soğuğunu kesmiyor Mualla Abla!
Sen aslında bi höt desen var ya… Âlemin ödü bokuna karışır. Ne bileyim bi itiraz etsen, şöyle bi titresen, titretsen. “Yeter ulan diye bi böğürsen mesela… Çok tepkisizsin Mualla Abla!
Sus bi dakka, şu geçen heriflerin muhabbetine bi kulak ver. Nasıl süper güç olduklarından bahsediyorlar. Envaiçeşit düşmanın kıskançlığından filan.
Ne, Cartmanya mı? Onların tarihi ne ki lan! Ne, Curtiltere mi? Ha ha, tarihleri olmadığı gibi, kadınları açlıktan bi deri bi kemik oğlum. Ne, Daldaşakistan mı? Tarihe hiç girmiyorum; daha dün bizden borç istediler. Hırbonya, Hödükya, Birleşik Göt Adaları… Dünya değil, Ay’daki üstünlüğümüzü kabul ettirmiş, üstüne basa basa errrrkek adamlarız lan biz.
Mualla Abla biz istesek var ya, senle kafa kafaya verir, Ay’a gerekirse, sıktığımız taşların suyunu depolar yine yaşam götürürüz. Bu kadar okyanus fazla dünyaya, gerekirse bi kısmını oraya da taşıyabiliriz. İstesek Ay’ı son model binalarla döşeriz. Gerekirse de çekeriz Kızıl Gezegen’i köşeye uyarı niyetine, Uranüs’ün, Neptün’ün bizzat kendilerine döşeriz. Doğan çocukları da Merkür’de büyütür, Jüpiter’de okula yollar, Satürn’ün halkasını lûnapark niyetine kullanırız. Biz iki dua etsek var ya, dünyanın ağzı yamulur Mualla Abla!
Dua dedim de aklıma geldi Mualla Abla.
Geçen yine eve dönüyorum, girdim bizim sokağa. Bi gariplik var. Bi nüfus patlaması. Nüfus dediğim bildiğin hacı patlaması. Sokak bomboş. Apartmanlar dopdolu. Pencerelere, balkonlara göt göte, çük çüke sıkışmış bi sürü hacı. Çatılar bildiğin hacı renginde. Bazen içerden sesler geliyor. “Şu anteni kıpırdatmayın bi mına koyyim ya, efendi gibi durun! Düşmemek için antene tutunmuş hacı, hacının sakalına tutunmuş hacı napsın? Pardon da, birinin çişi gelse… Böyle onları izleye izleye geldim benim eve kadar. Girdim içeri, yaprak kıpırdamıyor. Balkon kapısını araladım, uzattım başımı; karşı komşu hacıyla göz göze geldik. “Hayırdır” dedim, “bu ne hal ya?” Pencerede tost olmuş adam, yamuk ağızla güçlükle konuştu. “Bi süre böyle” dedi. “Bu apartmanda 580 kişi yaşayacağız.” O niye ki ya der gibi baktım. “Sen yan apartmanı gör bi de” diye bağırdı, “onlar tam 1500 kişi yaşayacak.” Tam içeri giriyordum ki, yine seslendi. “Sana da nakletsek birilerini?” Elimle selamladım onu, “Sağ ol hacı” dedim, “Ben hayvanlıkta kendi kendime yetiyorum!” Kapattım kapıyı.
Bazen bi takım önümüze gelenlere dalsak diyorum Mualla Abla! Sonra da oturup seni düşünüyorum.
Sen böyle kaldırımlıktan terfi etmişsin de cillop gibi bi kadın olmuşsun. Nefes alman yetmemiş, kendini geliştirmişsin üstelik; taşlığını zenci poposuyla taçlandırmışsın. Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Nasıl diyeyim, fantastiksin. Bi gün barın birinde oturuyorsun, içkinden yudumlar alarak demleniyorsun. Gözler sende. Başta barmen sana yavşıyor. Sana sınırsız içki ısmarlıyor filan. Kimi sap saplar, sevgilisini, eşini bırakıp sana yanaşan saplar… Alayı seni göz hapsine alan kızlı erkekli saplar. Kuşatılmışsın. Sen bildiğin poker feyssin. Tık yok. Sadece içiyorsun. Aklında tek şey var. Her yudumda içinden onu yineliyorsun. “Nolacak ulan bu bizim takımının hali?” O sırada sigaranı yakmak için çakmaklar uzanıyor. Laflar atılıyor. Farkında bile değilsin. “Artık Saptirikyalılar, “Karı sağır mı acaba” diye düşünmeye başlıyor. Derken barda tv açılıyor. Başını kaldırıp bakınca herkes önce bi şaşırıyor, ardından, toplu halde gözleri baktığın yere yöneliyor. Tuttuğun takımın maçı var. Üç beş herif konuşurken ekranın bi köşesinde canlı skor yazıyor. Senin takım şampiyonluğa oynayan takımla mücadele ediyor. Ve 7-0 mağlup durumda. Bu ne demek Mualla Abla? Bu takımının küme düşüşünün garantilenmesi demek… Düşüşe mi yanacaksın, bugün maç olduğundan nasıl haberin olmadığına mı? Sen bi deliriyorsun. Kollarınla bi süpürüyorsun bar tezgâhını, dağıtıyorsun ne varsa. Saplar afallamış. Ayağa kalkıyorsun kalabalığı dağıtarak. Saplar kıç üstü. Bam güm girişmeye başlıyorsun. Saplar kırmızı mor çiçek… Senin fantastik özelliklerinden biri de bu Mualla Abla; vurduğun yer çiçeğe dönüşüyor. Vuruşun şiddetine göre. Hafif vurduğun yerde, papatya açıyor, orta sertte gül, şiddetli vuruşlardaysa menekşeler… Vurduğun yere göre de değişiklik gösterebiliyor tabii. Mesela kıça tekme, osuruk çiçeği açtırıyor.
Sen böyle pata küte adımını dışarı atıyorsun bardan. Kontrolden çıkmışsın Mualla Abla! Daha yüz adım atmadan caddeyi binlerce çiçekle donatıyorsun. İnlemeler, ağlamalar arasında sana sıkılan kurşunlar. Sana işler mi Mualla Abla? Boru değilsin ki sen, Kill Mualla’sın. Kurtuluyorsun hepsinden. Yardım çığlıkları ortalığı inletedursun, güvenlik ekipleri de çıkageliyor. Arabalarını, tanklarını tek elinle Jüpiter’e kadar fırlatıp, Satürn halkasında tur attırtırken helikopterleri de düşürüyorsun filan. Boru değil, sende Terminatörlük ile bilmem ne lik karışımı da var. Çok geçmiyor gökten de çiçekler yağmaya başlıyor. Ekipler pes etmiş. Sen sakinliğinden bi gıdım kaybetmemişsin. Gidiyorsun zenci poponu koyuyorsun bi kaldırım üstüne. Güneşe bakıyorsun. Güneş mosmor bir menekşe… Güneşin yüzü gülüyor.
Sen böyle artık sakinleşmiş, şaheserini gururla izlerken birden güneşin gözleri açılıyor. Çok haşin, çok sinsi, çok psikopatça… Derken o masmavi gözler gökteki yuvasından kopup hızla yanı başına oturuveriyor. Elini omuzuna atıyor, seni kendine çekip yanaklarından öpüyor. Kim? Kaçsan iyi edersin Mualla Abla! Peki kim bu kişi? Kaç Mualla Abla, hemen kaç! Kaç kaç kaç! Peki ama kim ulan bu? Kim olacak, Aysel. Sarı saçlı mavi gözlü Kara Aysel. Sana kaç demiştim Mualla Abla. Tamam, sen boru değilsin, ama o da Aysel. Üstelik Kara. Tutuyor ensenden yerden yere vuruyor seni. Ne kadar çırpınsan nafile… O şeyleri öyle göğe filan fırlatırken dikkat edecektin. Aysel göklerdedir. Bilecektin. Seni iyice bi dövüyor. Sonra bi ışın bi minareye çıkarıveriyor. Atıyor inip aşağı tutuyor bi daha atıyor. O sırada ben bizim evin çatısındayım. Çömelmiş sizi izliyorum. Sen beni görünce bi umutlanıyorsun. Haşatın çıkmış, imdat çığlıklarını ardı ardına patlatıyorsun.
Bana ne Mualla Abla! Önüne gelene bam güm dalarken iyiydi; gör ebeninkini!
Hadi eyvallah!
YORUMLAR
Biri Mualla öbürü Aysel bir yazarın karakterleri
Yazar, yazmak evreninde
Okurlar, dayak yemiş gibi oldular
Yazar kim, Bir tarafı Mualla öbür tarafı Aysel,
sonra yazar işte, kaçar işte, yazar kaçar...
Kaçmanın kültürel versiyonu.
olricx
olricx
olricx
Naki Aydoğan
İyi saatlerde olsunlar.
Epifiz tam vardiya.
Benim beynim neler atmış depoya, bilmiyorum.
İlk su baskınında neler saçılırdı ortalığa.
Hala iyimser bir insanlıkla birlikte yaşıyorum.
Mualla yalnız değildir.
Muallalar yalnız değildir.
Haşa min huzur.
Kimimiz kasıntısı, kimimiz askıntısı, kimimiz partner-founder'ı.
Demiş Celâlüddin Rumî.
Aynayım ben; ne ki gördüysen sensin.
Mualla, muamma.
Bir okuyuşta tüm şimşeğini çektik yazının.
Gerçek, edebî eser.
Çok saygımla.
olricx
teşekkür ederim.