Mucize...
Mucize…
Kal-ü Beladan beri, Hep aynı yalandır falcıların söylediği, Üç vakitli kahve içimlerine Bu kadar umut yüklenir mi ey sevgili… Büyük patlama, Adem, Havva, Çamur, Toprak… - Sana bir kısmet var Kaf Dağı’nın ardında - Yalan söylüyorsun çirkin kadın anladım, bari yolunu bu kadar uzatma. Evet geç kaldı biliyorum, Nuh’un gemisini kaçırır mı insan, Makyaj dediğin şey bayatlar mı. Evet geç kaldı biliyorum, Ama Üç vakte kadar yeni bir tufan kopacak Ve ek seferler konacak milyonlarca yıl öncesinden ömrümüze… (bari bu defa naftalin kokmasa giydikleri) Ne güzel idare edecektik, Bir asma yaprağının arkasına saklanıp, İdris terziliği icat etmese, Afrodit denen zilli insanlığı bu kadar delirtmese… Aşk denen şey olmayacaktı, O elmanın bembeyaz etini dişlemese cennetin kralı, Acılar yazılmayacaktı, İsa kendini çarmıha germese, Ayrılıklar bu kadar derin olmayacaktı Musa’nın asası olmasa, Kızıldeniz’i ortadan ayırmak niye Ve niye bir tarafına sen Bir tarafına ben denk geldik, Neden aynı sevmenin mucizesine düştük Aynı anda, aynı uzakta… Baharsız vuslatlar da yaşanır Düşün, Meryem’in köksüz ağaçlarda meyveler verdiğini, Taşlanan ruhunu nasıl bir sevdaya mahkum ettiğini, Vuslatsız baharlar da yaşanır, Düşün, Tenine dokununca “elma” diye günaha seslendiğimi… Ne güzel idare edecektik, Bilmeden hiçbir şeyi Dünya öküzün boynuzunda bir tepsi Ve güneş tanrı olacaktı safi kızıl ateşten, Yanmak odunluktan olacaktı, sevmek ahmaklıktan, Gayri safi milli hasılamızda Hepimize bir ilah düşecekti hepimizi kandıran, Ama bir gün “oku” diyecekti tanrı, İskender yakmasa bütün kütüphaneleri, okuyacaktık elbet Nazım’ın buluta sevdalı sözlerini, Ayrılıkların mucidi Musa’ya inat. Bütün mucizeleri saklayıp levh-i mahfuza Mitolojik teraneler dizecektik Homeros’tan çalıntı aşkımıza. (bu Yunanlar yok mu bu Yunanlar, her haltın içine aşk denen zırvalık sokarlar) Kal-ü Beladan beri, Hep aynı masaldır falcıların sesleri, Yürek bu kadar kabarır mı ey sevgili… Kemeraltı, Hisarönü, Yüksek topuk, Kumda kahve (vakitli değil damla sakızlı) Bırakma ellerimi terlese bile, Bin yıl sonra senle olmak İşte budur mucize, Bulunmaz kutsal kitapların hiçbirinde. Ey Nuh, Bekleme bizi boş yere, Kahveler soğuyacak, Bizim yolculuk kısmetse bir dahaki sefere… |