Eşkıya akşamlargün yorgun uykusuz kırgın kent akşamdan kalma morunu kuşanmış dağlar çöküyor üstüme bütün ağırlığıyla yüzüm safran dilim Yusuf kuyusu lal zemheri nefesimde üşüyor rüzgarlar ümidin yolunu kesiyor çığlık çığlığa uçurumlar hasretim doludizgin geliyor bana sağrısında yarasıyla heybemde baldıran gün yüzü görmeyen yamaçlardan koparılan kalbi olmayan kayaları sarıyor sarmaşık beni kuşatırken çirkef yalnızlık bir sitem savuruyorum mor benizli başı göğe eren dağa ben sırrımı açıp sırtımı verdim sana sen nergis kokulu sevdamı nasıl saldın eşkıya akşamlara… AA |