Boğazlar Ülkesi…öyle anlar olagelir hiç düşünemediğiniz tırnaklaya tırnaklaya toprağın etini, şerha şerha can çekiştirirsiniz. geme vurur gevişlenen ağzını, çeker kahrolası ipini, alırsınız ne kadar öcünüz varsa kuyruğu küheylan zamanlardan… yorarsınız geçtiğiniz deniz aşırı yolları dokunduğunuz anlam yoksunluklarını soyka meydan muharebelerinde cümbür cemaat haksızlığın ölüm kokuşlu fırtınalarında suretiniz kurşuna döner incecik berzahlarınızda!.. üzerinize çevrili namluların sıcaklığını duvarlarını aştığınız mahpusluğunuzu mermer suratlı çipil dilsizlikleri haddini aşmış depremleri korkutursunuz! ille de vuslat ola diye diye bilirsiniz sevgilim! zerreymişim diyesiniz gelir hiçliğin okyanusunda işte böyle gelmiştim hükmünüz huzuruna öyle bir bakış ki şehla şehla yeri böylesi özlememiş dizlerim! usanmışım bütün yengilerimden diktirdiğim onca şaşalı abideden yere batasıca kirimden, kibrimden kıyısız köşesiz sessizliğimden düşürün diyerek dile gelmişim kılıç yemiş uçurumlardan size kucak dolusu size sevda dolusu serenatlar getirmişim… ‘Boğazlar Ülkesi’dir benim ülkem öyle bir yerden çıkagelmişim oysa hep yağmur yağar orda hüzün suları halkalar can değil mi sevgilim; yaşadığım ne varsa sizin alın şu bahtımı, bergüzarımı kendinize ilhak edin tahtımı da size devredeyim… cayarak bunca fırtınadan süt liman öperek alnınızdan aşkınıza boyun eğeyim demişim! -artık size bir şey diyesim gelmiyor sevgilim!- Hidayet DAL/Boğazlar Ülkesi |