0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
629
Okunma
ayrılık dediğin şuur artığı
eprimiş kaburgam sevgilim
kekeme heybetimde kaybolmuş iklim
enkaz dönerim
değirmen-derem kurur
uzanır cenderem kadehime
çeker demini şekersiz kahır
hava remil
döşeğim çivi sensiz
uyumaz
maviliğin tuzunda kar
unutulmayan şarkın
geceye yağan incidir
yorgun gece
yorgun
abaküsün ebruli boncukları
saydırmaz kendini
kalemi el değil
gönül tutturur
şiir diye yutkunan serkeşe
elleşir
yarasıyla sevişen ıslak sokaklar
çıkmaz
leyli söylenir de söylenir
kudurgan mürekkebim salkım saçak
çalkalandıkça bir milim silkinir
karam
nasıl bilebilirim lüzumundan fazla
gelinciğim
sen düşünce ökselere
sırma uçurumum
yüzsüz kalyonum sel sularımda
orta yaşı devirince
şen şakrak olmak zamanı
anla
pek uzak tebessüm
sırtta parmak ucu sıcaklığı
ah
anneye gidince mi
gelir çocukluk
tarazlanır yüzümde ansızın
nihavent
eski zaman kaçkını
gün aşırı heybem de tenhalık
kapı zilim telaşlı
çipil çipil suratı
gıcırdaaaar içim kederimden
kör lambam merdiven
yuvarlanırım ninnilere üryan
sen büyüdükçe
ben mi küçülürüm
ağlar ağlar içim
iç iç susamadan...
hidayet dal
5.0
100% (4)