Baba Kokusu.
Sensiz ilk sonbaharım.
İçimde bir girdap var, çıkamadığım. Çıkmaya çalıştıkça içinde kaybolduğum bir girdap. Yüreğime daha fazla dokunan,dokundukça kağıda yansıyan. Yazdıkça, çaresizce kaderime ağlıyorum. Gelmeyeceğini bile bile umutsuzca, sessizce seni bekliyorum. Sanki batmış bir gemiyi, limanım’da beklemek gibi. Fotoğraflarına dalmışım yine farkında bile olmadan. O masum bakışların, o güzel gülümsemen… Sesini çok özlüyorum. Ne çok hayalim vardı seninle yaşanacak. Hiçbirini yapmadan gidişin dokunuyor ruhuma, kalbime, bakışıma. Gökyüzü kursağımda kalan kokunu kıskanmış. Biliyorum zamanı geri alamıyorum, alamam ama yinede bekliyorum. Her şey seni hatırlatıyor, her şarkı sana yazılmış. Ne güneş doğuyor günlerime ne de gecem aydınlanıyor. Kan yaşlarını durduramıyorum içime içime akan, her gece yazdıkça yazıyor, sessizce bağırıyorum. Ağla diyorlar, gözlerim doluyor ama ağlayamıyorum. Sesim titriyor, konuşamıyorum. İliklerime kadar üşüyorum, ısınamıyorum. Gülümseyemiyorum, dişlerimi sıkmaktan. Soğuğu sevmezdi diyorum, yağmurda buz gibi toprağın altında. Karanlıktan korkardı diyorum, gözlerini hiç açmıyor. Her zaman gülerdi diyorum, dudakları kıpırdamıyor. Durun diye bağırıyorum durun, durmuyorlar toprak atmaya devam ediyorlar. Belki kokusu toprağa sinmiştir diye toprağını öpüp, kokluyorum. Kollarımdan tutup götürüyorlar senden. Geceleri yalnızlığı sevmezdi diyorum, orada yalnız değil diyorlar. Beni görmeden uyuyamazdı diyorum, o her gün seninle birlikte diyorlar. Büyüdükçe anlıyorum dinlediğin türkülerin anlamlarını baba. Yokluğuna yazdıkça olgunlaşan, sözcüklerim. Belki rüyama gelirsin diye erkenden uyuduğum geceler. Özlemeyi sen öğretin bana. Her aynaya bakışımda, gün geçtikçe uzayan sakallarım. Gözlerimden anlaşılıyor yokluğun. Kalbimde sen, sana gönderdiğim dualar, birde sana yazdığım satırlar. |