Mecnun Gibi Del'olduk
Şu vefasız dünyada hasret vurdu bağları
Leyla gibi hal olduk bu yaban ellerinde. Özlem ateşi çöktü vuslat yaktı dağları Mecnun gibi del’olduk arafın çöllerinde. Yalancı baharlarda uçarken göçmen kuşlar Yargısız infazlarla eğildi garip başlar Kerem Aslı misali akarken gözden yaşlar Boz bulanık göl olduk duygunun sellerinde. Bal şerbeti diyerek zehri sundular bize Timsah gözyaşlarıyla sanki candılar bize Dost gülüşü ararken sırtı döndüler bize Sevgilere el olduk kaderin yellerinde. Yüce dağın başını kara duman bürüdü Hazana döndü bahar gül dalında kurudu Yıllar boşa akarken nice yürek eridi Yaralı bülbül olduk güllerin dallarında. Topladık acıları sardık düş bohçamıza Gurbet elin gülünü ektik has bahçemize Bir de nağme ekledik şu güzel lehçemize Türkü türkü dil olduk sazların tellerinde. Kimi özlem bağlamış kiminin gözü yaşlı Kimi dağları aşmış kiminin yolu taşlı Kimisi yalnız kalmış kimi çocuklu eşli Dertlerle hemhal olduk kederin illerinde. Ekmek elin elinde ateş gibi yakıyor Bir yudumu boğazda şimşek gibi çakıyor Bir de hasret katınca üstüne tuz ekiyor Tadı saman yal olduk acının ballarında. Yine geldi gam keder ne de kormuş Allah’ım El açıp gül dilenmek ne de zormuş Allah’ım Elin atlas mintanı bize darmış Allah’ım Düğmesine kul olduk vefanın kollarında. Kaç yıldır boyun eğdik zulüm sürmesin diye Güneş ektik günlere kışlar vurmasın diye Şiirlere sığındık kimse görmesin diye Ayak altı çul olduk feleğin yollarında. Alınmayın siz dostlar sözüm iki yüzlüye Sağ gösterip sol çakan sözüm şehla gözlüye Kendini bey sanırken erişmeden düzlüğe Bir sözüyle lal olduk bir ömür ellerinde. Yüksel Beyocaktan Sönmeyen Mangal Olduk Bu Aşkın Küllerinde -Sn. Yüksel Beyocaktan’ın “Mecnun Gibi Del’olduk” isimli şiirine naziredir.- Keyfimiz kedere denk, günlere gün katarken Pınar olduk, sel olduk, gamzenin göllerinde Kanadı kırık kuştuk, kışa kafa tutarken Seretan, Zühal olduk şafağın allarında Tamuyu aratmadan yüklendikçe fütursuz Kelebek takvimiyle yıllar gördük sürursuz Tedbirler hep nafile ömrümüzün destursuz Hali pür melal olduk en güzel yıllarında Gözleri çepeçevre, hasretlik bürür iken Sekizlerin hükmünü beşlerde görür iken Kırkayak sancılarla meçhule yürür iken Can verdik, menzil olduk tıklarken sollarında Paydamızda can vardı, sadece ve sadece Acemi sakilerle baş başayken her gece Nihavent makamına rest çekerken her hece Bir ömre bedel olduk Polyanna hallerinde Ömür geçip gidiyor, doyasıya gülmeden Bir gecemiz olmadı yüz parçaya bölmeden Hüzzam yelkeni fora, gamdan demir almadan Çileyle sarmal olduk her gece hollerinde Sonla erken buluştuk, dile dert yüklemeden Kabuksuz yaralara, direndik teklemeden Yaşanmamış yılları oyuna eklemeden Koyundan uysal olduk kınalı rollerinde Sevinç gözyaşlarına pes edince pusula Feryadın türevinden inlerdi arşı âlâ Onsuz da olamazdık inanmasak da asla Sukutu hayal olduk papatya fallarında Sürgünlerin zahmetten sezonu açılınca Damarlara çağlayan destursuz saçılınca Can havliyle yapılan davet pas geçilince Hüzne kartpostal olduk mermerin göllerinde Feleğin aynasına gamdan kına yakarak İsmimizin sonuna garip eki takarak İki ses arasında benden cana akarak Yunus’tan abdal olduk gülistan bellerinde Ferhat’ın âmâsından olduk farksız bir nesil Vurgunu bayram saydık, tatmadık cümbüş, fasıl Göklere kulaç attık, Delibal’ım velhasıl Sönmeyen mangal olduk bu aşkın küllerinde Celil ÇINKIR - DELİBAL Deyiverdim şiirlenince. Nazire şiire yapılır derler. |
Kutlarım...
................................... Sonsuz selamlar.