5
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
3618
Okunma
Okşarken usul usul çehremi çapkın yıllar
Göz yaşını sel gibi döktü gitti gençliğim.
Bir de baktım darılmış solmuş elinde güller
Sanki öksüz boynunu büktü gitti gençliğim.
Ellerinde umutla acılara kul olup
Kimsesiz yüreklere baldan tatlı dil olup
Kurak, susuz çöllere vaha gibi göl olup
Yorgun düşüp köşeye çöktü gitti gençliğim.
Dolanırken deryada kuru bir ırmak gibi
Fırtına, kar, boranda savrulan yaprak gibi
Soldururken tenimi çorak bir toprak gibi
Çaresizce uzaktan baktı gitti gençliğim.
Kelepçeyi vururken ne dert bildi ne tasa
Fermanı kendi yazmış ne kanun var ne yasa
Bin bir türlü duyguyla boynumdan asa asa
Hükmünü kendi verip çekti gitti gençliğim.
Baharlara dem vurdu gazel dökerken bağlar
Ömrümün nefesinde kar tutmuş yüce dağlar
Düşündükçe hayalim on sekiz yaşım ağlar
Yazlardan son bahara aktı gitti gençliğim.
Ne de güzel günlerdi gençlik vardı eskiden
Vakit hoşça geçerdi hayat yardı eskiden
Takmazdık onu bunu dert ne derdi eskiden
Şimdi tonlarca gamı ekti gitti gençliğim.
Yazan yazmış yazıyı kara kaplı deftere
Derin kazmış yazgıyı kara saplı deftere
Sorarken miyadımı kara çaplı deftere
Yedi göğün narında yaktı gitti gençliğim.
Yüksel Beyocaktan
5.0
95% (21)
4.0
5% (1)