bereket çağrısıiki kış sevişirken filize durdu bir çiçek iki dağ arası kuytu yerde iri taşın gölgesinde palamut pişirildi ateşlerinde budağı bol meşelerle örtündüler üstlerini boynu bükük menekşeler bitti kan renginde ertesi sene aynı yerde bulundu ölümlüler büyüdü serpildi ateşin çocuğu tez günde zihnime ektim can buldu o günden tüm çiçekler vurgun yemedim bulutla kol kola gezerim geri geldikte bereket yeri geldikte aşkın pınar yeri geldikte zehir zemberek kulvarında ölümle gezinebilecek kolay değil meysiz dökünmek bir solukta içmek aşkı şarkılarında yaktım duyguları çemberi daralmış yasaklarda bir ülkenin ateşler arenasında o gün bugün kollanmak nedir bilemedim sanrılar yürüdü kattım önüne dinleri tanrıları dersine çalışsın insanlık gürültülü çağladı çetintaş pınarı sedefli tepenin birlikte ağlaştık barıştık orada ayrıldık ziyaretle baş başa bıraktım tüm mazlumları işte böyle gülüşür her pınar akışan nehre sorulmaz neden kök salmadığı yoksul soluklarla tükendi ergenlik elime geçirdim seni son tutsaklık yeşertmeye yeter bu son yağmur damlası bir damlan bile yetti göverdi tüm çiçeklerim sedef kesti tüm ova yetke kulvarımda gezintideyim 20.11.2015 16.40 |