pusugülerken ağız dolusu gülebilir çürük korkuya sarılmasın canın sindiği bataktan her an çıkabilir puslu gözelerden çökebilir üstüne ölüm uyanık kal yıldızlarla örtün geceyi kök salmadan bitsin bu kepazelik gün tazeliğinde bizlere hoşcakal diyebilesin FETİ’M sığındığın direk bel veren taşlar soğuktur soğuk üşü-meyesin kahramanlık terinle ıslandı meydanlar tut ki onurun kimse bilmez puslara doygunluğunu ciğerin içrede yürek ki nice taş yumağı sökündü düşlerin burun buruna vuruşurken ölüm değildi korkun hangin uyanışlar soluklar diriltir bedeni gökte el boyutlu mas-mavilik mi üşüyorum, çok üşüyorum çok karanlıklar çökündü hislerim yıldızlar mı yoksam bu gece donuk gül-bendim ay sıçramaları görür üryan bir yanım sanma ki sevdan duraksadı bu gün sevdamı suladım sevdanla içeceğim her gün çıplaklığı örtünülmez sen gibi yiğitlerin toprağın kanı kaynar yakıştırır kefenin kaç zamandır uykuların kaçık bilebildiğim alacaklısın devleti aliden suskun milletinden musalla taşında aklanır herşey senden gayrı bildiğim yanına kalır hep vuran çalan çırpanın rüzgarın esinin çalkalarken ortalığı borcumu ödemeye geldim yiğit FETİ’M esin-tinle kavrulan Şimalim ben, Şimalim 08.01.2017 20.20 |