VAROŞ GÖLGELER...
Günü birlik sevdalar biriktirdim,
Hanidir muştalanmış yağmurlara hicap yüklü Dermansızlığım namzet istikrarsız tüketilişlere. Gönlüm hutbe dolu, Dokunsalar ağlayacağım ki dünden razı Revnak gölgelerde biten hüzne delalet Biteviye o emsalsiz sancı, Kımıltısı hezeyana dönük bir kıvılcım nezdinde, Yine de darmaduman şu gök kubbe. Zamanın düşkün kıyılarında, Düş bellediğim miracı yitik bir ülkenin Gönlü geniş bir o kadar kırgın, Tüm yadsımazlığı ile kul köle eşrafına: Beşik yangınları, aşk mağduru imgeler Keserken hesabı… Hani olur da geride kalan o kesif sessizliğe Rağbet eden hepten nasıl da yitik mecali, Anlık bir dokunuşa yüklü şu varoş gölgeler Devinen karanlığın koynunda sakladığım yalnızlığa Nazire eden o beyhude varlığım Bin bir çizikle dolu yüreğin Sarkacı, anlık bir mukadderat altı üstü Sanır mısın ki yitip gitmelerin tecellisi Şu basiretsiz mahkûm düşlerin niyazına Yüklerken her bir sancıyı. Gömülü sarnıçlar yerle yeksan Bir bir muhatap o rahvan sızıya Can mı kurban sevgili… Hadi söyle sen şarkını Yetmedi bağır avaz avaz Meleklerin şahitliğinde Varsın kayalım el ele bir yıldız parlaklığında. Yığdığım haznesine gönlün, Sokulduğum izbeler fazlasıyla uzak gözden Ve rahvan yetilerim can verirken Sığıntıyım esir pazarında Yoldan çıkmış aşkın harabesine dönmüş bir kez Şu pejmürde benliğim. Bir dokunsan nasıl da yoksunum Hele ki sorsan bir kez Sanır mısın ki sessizliğim saklı Şu kırık lehçemde Darmadağın tüm heceler Konuşlandığım mabedime asılsız bir isyan İle taarruzunda devran. Çoğaltan hüznü velev ki Islak zeminin nirengi noktasında Kısılı kalmışlığımın çeperinde, Haznesi yitik bir günce Ve beyhude bir ömür törpüsü: Yalıtkan ruhumun kemirgen kurtlarına Asılı kalmışlığımın nezdinde, Gök kubbe kundakladı bir kez Ve yaftaladı yalnızlığımı, Hele ki destursuz imgelerin tezahüratı Yakıp yıkarken geceyi, Esefle kınayan eşrafıma hürmeten Sustuğum, susturulduğum her bir tümce, Tüm kayıtsızlığıma gölge düşüren Rahmeti bol gece. Ansızın sızan ve kanayan Sızım sızım sızlayan, Hadi kapat gözlerini ve daya başını Mademki ansızlığın boyutuna girdiğim Bir mekândayım Sen ki farkında mısın da Meylettiğim bir gölgeye karıştım bir kez Ölüme yüz sürdüğüm her günün yirmi beşinci saati Ve çalarken gonk. |