’’Sanki gökten kar yerine kan yağıyor .
Kar altında üşümüş bir çocuk ağlıyor .

Yaşlı gözleriyle bana bakıyor .
Akan göz yaşını içesim gelir .

İşte böyle karanlıklar içinde ,
Devriyeler adım adım gezende .

Yar uykuda ben yine penceremde ,
Doğacak güneşi göresim gelir ...’’

......


Ah kalenin kapısını da yıkmış bir Civan
Ah kalenin kapısını
Sürgüsü kurşun, taşı mermer , zinciri hoyrat
Saçlarında ak hikayeler bezenmiş
Şahların şahı, aşkların aşkı
Efendim
Can oldum bir can içinde


Munzur’un da karı oy karı
İçerime yağıyor da, Erzincan’ın karı
Ah çürümüş dillerim ağzımda bin bıçak
Cümlesi devrilmiş, sesi yasaklanmış, kemiği kırılmış
Kilit oldum bir kilit içinde


Civan kalbini sökmüşte , atmış kör kuyulara
Çürüsün ateşim çürüsün
Çekmiş perdesini , gömmüş yüzünü
Kilitlenmiş yine su meclisine
Ah neylesin kırk yıllık hatır
Kırk yıl beklenen aşkın zerresi, yaralanmışken özde
Gökler söylesin şehadetimi
Ala gözüm Şahım, Efendim
Yar oldum bir yar içinde


Dökülen de, içilen de, açılan da başım için,
Yaktın beni Ey Hızır Paşa
Neylesin kanatlı ateş , giriftar iken pervaneye
Civanın düşü oldum, düştüm yar’a içinde
Makam oldum bir makam içinde


Oy güvendiğim dağlarında suları
Erimiş gitmiş kalem’in surları
Susturulmuş aşk , yıkmış evimi baş üstüne

Taşolaydım taşiçeydim taşolaydım taşiçeydim taşolaydım taşiçeydim

Hat oldum bir hat içinde


Ah Ali evinin kızları da
Kızları
Tuzu su eder, dizlerinde aşk raksı
Vursun da göğüslerine analar
Bülbülde yas var, turna da ninni
Ah bülbül de güle minnet
Etti mi Züleyha Yusuf’a mihnet

Ah yara- mı -da yara- mı
Sarma doktor yaramı
Ah cihanım da cihanım
Dizlerimde hal kalmadı Civanım
Gül- i -zar demde , yolu açın
İz oldum bir iz içinde



Ey benim gülen yıldızım,
Bakma şiirimin yaşına
Gözlerini ayırma gözlerimden,
Bu dünyadaki tüm aşıkların ruhuyum
İnciyim, ninniyim sırtına
Ey en değerli sabahım , saatim
Ey benim ışığım, alevim

Ey benim
Ey benim

Sır oldum bir sır içinde..

SİBEL EŞİYOK