0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
852
Okunma
Saraydüzünde akşamüstü
Yeşilırmak yatağına uzanmış,
Su şırıltılarını dinliyor inceden inceye,
Dönen su dolaplarına bakarak
Bir ninni bir masal gibi içten
Duygu dolu ağlayarak,
Bu kentin güler yüzü kadar berrak
Akar gider çağlayarak,
Ve aşkın şarabı Tersakandan karışır,
Sonra kana kana içerken aheste aheste
Yalpa yaparken sarhoşlukla
Bir sağa bir sola menderes çizerken
Sarmaş dolaş kıvrıla kıvrıla gider,
Mahzun ve durgun,
Heslerin tutsaklığında ki bendine,
Zincire vurulmuş kısrak gibi
Şahlanır haykırır çırpınır
Bir zamanlar heyhat! Bir zamanlar
Deli çaylar gibi coşarken
Sığmazken yatağına Yeşilırmak
Şimdi ne kuş cıvıltısı
Ve ne de o asma köprülerin gıcırtısı,
Duyulur rüzgârda boranda,
Terk edilmiş bir yatak gibi
Ayak derileri çıplak
Kökler açıkta,
Ağaçlar ayakta ölür derler ya,
Gör aydınlığa çık da
Hesler enerji besler,
Umarım bir gün duyulur
Doğal protest sesler
Vadinde uçmak için
Her bahar seni bekler
O özgür kelebekler.
Aşkla.
15.11.2015
Mehmet TOZLU