VEZİRKÖPRÜ
VEZİRKÖPRÜ
Mevsim ilkbahar, elimde kar var, Göğemden salınınca, az kaldı yar, Geliyorum Vezirköprü, beni kendine sar, Avutur belki beni, belki bağrına basar. Hayata sende başladım, gözümü sende açtım, Yıllarca toprağında, dağı taşı dolaştım, Henüz daha toydum, eğilirdim yaştım, Seninle büyüdüm, seninle savaştım. Taşkale kalemdi, yuvamdı yerimdi, Çamlık çıkmazıysa, durduğum evimdi, Yaşadığım her şeyim, sevincim kederimdi, Seni sevdikçe Vezirköprü, acılarım dindi. Belediye park yeri, şehrin orta yerinde, Yazın ortam sıcakken, oturur herkes serince, Sohbet koyu olur ha, hem de çok derince, Buluşur eski dostlar, meydan da yeterince. Canlı tarih her taşın, her taşın tarih kokar, Saathane sevgiyle, karşı gavlağana bakar, Taşhan’sa ne düğünler ne nişanlar takar. Bedesten yıllar yılı, düz semaver yapar, Yeni evler yapılır, Esentepe ardında, Çamlığın yeni hali, herkes belki farkında, Vabartum karşısında, o derici parkında, Semaver çayı içilir, şanlı bayrak altında. Cıbır’ın kahve vardı, hem de parkın köşede, Eller iyi geldikçe, herkes bir neşede, Tozlu vardı bir zamanlar, dördüncü eşe de, Yazardım tabelaya, yetmezse güneşe de. Gençlik caddesiydi, Havza caddesiydi, Yürürdük beraberce, bilmem neresiydi, Her geçen yaz ayları, onun senesiydi, Ayrılığın belki de, en acı sesiydi. Hayat bu fırtınada, her gün savrulurum, Geçmişi yaşadıkça, yanar kavrulurum, Sana gelmek isterim, seninle avunurum, Yüreğim iki parça, yapayalnız dururum. 10.05.2013 Mehmet TOZLU. |