Bir Gidiş Senaryosu
gidersen
kuşlar beni Çernobil duvarında Huş ağaçlarının dallarıyla sırtımdan vurur bir mıknatıs tren rayına yapıştırır ki trenlerin buharıyla Tanrı’nın gözlüğü buğulanır kollarım ve bacaklarım gövdemden ayrılır istasyon memuru bulur kasabanın terzisine götürür çapraz dikişleri sağlamdır ki derviş hırkalarına iman yamamışlığıyla meşhurdur tamiri caiz yerlerime dikişler atar Rusyalı bir kukla oynatıcısına satar bak şu çelikten uçakların ömrü tüneyecek bir dal aramakla geçiyor tanklar köstebek yuvalarına sığmıyor gidersen kuşlar havadan taarruza geçer pençelerinden mızrak bırakır etrafıma kafes örülür köle tüccarlarının eline düşerim Zeyd Bin Harise bana yoldaşlık eder sırtındaki kamçı izlerini sayar cebir öğrenirim atımı Kalka nehri kıyısında vururlar zırhım ve kılıcım elimden alınır savaşa geç kalırım bir tas kırık arpa ile sürgüne gönderir beni başkumandan Noyan bak şu taştan Zeus’a kapatılmış bir lunaparka ağlıyor atlıkarıncaların sırtında noel babalar bacalardan bomba bırakıyor bir kaplumbağa kabuğunu terkeder kış günü sahaflar kitaplara kan kusar şovalyeler yel değirmenlerini ablukaya alır kağıttan gemilerden tahliye başlar gidersen iki el ateş eder bir bulutu vururum eyalet hapishanesinin müdürünü karısı aldatır gözetleme kulelerinden askerler paraşütle atlar bak şu çocuk pamuk helvasını ısırırken elinden balonu kaçırırsa Mars’ta hayati bulguları olan canlılar bilinmeyen bir cisim gezegenimize hızla yaklaşıyor diye teker teker atlayabilir şemsiyemizi açalım gidersen Yusufum derim yüzüğünden zehir döker Züleyha saplar sırtıma hançeri ciğerimden kan gelir içerim |
Beğendim...
...................................... Saygı ve Selamlar...