Mandalina kokusu sardı her yanı bahçeye
bulutlar ıslak kumaş gibi asılıyor gökyüzünde
saçaklarının altında girdi duvara yaslandı
şemsiyesiz bir çocuk hasret damlıyor gurbet elde




topraktan kınalı bir koku geldi üç beş sepelenen yağmurdan sonra
gökkuşağından bakıyor gökyüzü bulutların üstündeki mavilikten




Sırtında ayaz yemiş kambur adam Adem
ipinden tutup eşeği çıkardı ahır kapısından
kulaklarını dikmiş eşek kısık kısık kişniyordu
çeşme başına kovadan su içmeye giderken




İnsanoğlunun malı can mal canın yongası
Oduncunun arkadaşı sırdaşı ve adamın sermayesi
Dağ taş Tepe dolaşıp kardeş kardeş yoldaş
Odun kesip yükler eşeğinin sırtına odunları
in cin top oynar rastla da üç beş yolcu yüreği üç buçuk atar




Akrabasından belki de daha çok eşeğiyle konuşurdu. Adem
deh babam deh deh baba deh! bitmez ne eşeğimde ne bende çile!
ne kayın ağacında, dikenli çalıda, meşe ağacında bitmez çile!
avuçlarımda ki nasır da eşeğimin toynağında.. umudumda...




Dağlarda çiklembik kokusu kuzu kulağı
kızılcık, kuş üzümü, hünnap, çönür armutu
kırnapla bağlanmış sözler bir demet adaçayı bir demet kekik
kuş uçmaz kervan geçmez bir yalnızlık yürü Allah! Yürü yürü Allah yürü..
Özgürlüğe doğru Özgürlüğe doğru...





Bağırsa da karşı dağdan gelir kendi sesinin yankısı
Bağır Allah! Bağır Allah! Bağır..
Duysun sağır sultan inilesin dağ, kurtlar böcekler kaçışsın!
Çimlenmiş kırağı tutmuş yeşilliklerden
Elimi uzatsam yağmur, parmağımı uzatsam bulut
Tut Allah tut! Tut Allah tut!
Bir kucak umut!



kar kıŞ büründü mü dağlara ,yamaçlara yürünmez olur..
Oduncu ve Eşeği damda patlar.
Can sıkıntısından..
Ağlar Özgürlükler.. Ağlar özgürlükler..
Ve dağlar bizim dağlarımız...







Nurten Ak Aygen
17.10.2015