Kelimeelinde kör kandil...ayazın saçlarını yolduğu gecenin bir vakti...vakit ki bozmaz akti...eksik kelimenin düştü peşine... kuş olur açılmaz pencenin pervazına konar su olur gün görmez ayazlarda donar gül olur sümbül olur olur bazen ayrık otu boy vermeden solar düşerken yardan yara tutunulan daldır dediler yağı bitti kandilin...karanlığın kalbine sığındı aydınlık düşleri...korktu hayaletler, cümbür cemaat konuşan sesten... ateş olur dumansız tüttürür rüzgar olur söndürür ocakları kâh umutla doldurur kâh boş bırakır kucakları arı olur dolanır dağları bucakları şifası özünde saklı ağulu baldır dediler diline tutundu buruk tat...ılık ılık akan sularda yıkandı gün ve ah ’ın kirlettiği hanesi... serilir ayaklara kimine kırmızı halı kimine gülsüz çalı kimine sazdan kulube kimine köşk, yalı çıkmaz sokaklara çıkan amansız yoldur dediler avuçlarına yazdı çözmeye başlayınca...sürdü yüzüne, gözüne...ince ince sızlatarak aktı içine... taş olur bağırlara vurulur yaş olur pınarlara kurulur çözülmeyen bilmece dileyene sorulur susuz denizde yüzen bir avuç suda batan saldır dediler bir sihrin içinde buldu...kovulanların peşinden sürgün...vatanından ırak...korktu dili zikretmeye...yüreğine yazdı...okumayı bilen okudu gündüz gece...bilmeyen kınadı... çocuk yanı kadın yanına sığındı bakışları şuh gülüşü masum masal gibi dinledi kıstı avazını yüreğiyle ünledi hamuruna maya imiş bilmedi ... frezya |