Duygularımın GüncesiSeyreltilmiş bir zaman sızıyor yine penceremden Hep mutsuzken geliyor avuçlarıma doldurduğum harflere esintiler. Bir türlü tatile çıkaramıyorum yıllanmış düşlerimi bitmeyen şarkılar açıyor hüzünlerimin kilitli kapısını Beklentinin kuyularından çekip alıyorum ellerimi çıkmaz sokaklarımda yankılanıyor ayak seslerim balığın karnında yakalanıyorum dalganın oyuğuna Kendi acılarında konakla, bırak git diyemiyorum elvedalara... Bir ağlayışı susturuyorum şimdi içimde Beşik gibi sallanarak iki kıyı arasında Arsız tuşlara uzanıyor parmaklarım usulca sürülüyor yüzyıl tufanından duygularım... Vişne çürüğü renginde ateşli kafiyeler düzüyor aktif virüsler... Konuşacak bir şeyim olmasa da bölebilir miyim bir mevsimi dörde bilemiyorum... Vurabilir miyim taciz atışı ile uçtuğu gün sevinçleri kanadından...! Soruyorum kendime; Sahi nerede bırakmıştım başlangıçları? Yinelenen bir dünün üzerini ne zaman örtmüştü akşam? Yaz yorgunu bir yaşamın karnından ne çabuk yuvarlanmıştı zaman.. Gölgelerin suskun köprülerinden uğuldayarak nasıl da geçmişti akrebin iğnesi. Kavrulsam da kendime çırak yapmıştım ateşi sönme korkusu nedir bilemeden.. Mavilikler bestelemiştim yaram sinmeden bulutlara İmgelem serasında hazla süzülmüştü kelimelerim yayla kokusu sarmıştı saçlarımı... Yeşil bir sıcaklık bırakmıştı gözlerime baharlar... Aramıştım mutluluğu yüzünü güneşe dönen ayçiçeğinden. Yorgun düşse de şiirler en güçsüz sözcükler ile en yırtıcı acıları geçirmiştim dudaklarımdan... Yalana kim boyamıştı ki bunca günleri ..? Dün diye bir gün vardı biten aşkların çığlığı gelip enseme konardı Gölgeme gül düşürmek istedikçe Nakaratın zaferi ölü kahkahalarında çınlardı Son iftarında orucunu alın teriyle açan işçi gibi eksildiği kadarıyla sezilirdi hayatımın çapı... Dalgınlığın sesleri omzuma bindiği gün bir şair ağlardı. saydam bir yüreğin karanlığı karışınca günceye... Kapatırdım sayısız pencereleri bir bir İçimdeki karanfili asardım ses tellerime... Yoksa nasıl anlayacaktı bizi gelecek anı bile değilken günlerimiz bir-üç nöbetlerinde... Ferda Özsoy |
Soruyorum kendime;
Sahi nerede bırakmıştım başlangıçları?
Yinelenen bir dünün
üzerini ne zaman örtmüştü akşam?
Yaz yorgunu bir yaşamın
karnından ne çabuk yuvarlanmıştı zaman..
Gölgelerin suskun köprülerinden
uğuldayarak nasıl da geçmişti akrebin iğnesi.
O sevecen neşe dolu insandan böyle duygu yüklü,hüzün dolu dizeler nasıl dökülüyor diyesim geliyor ama biliyorum ki her gülen yüzün altında ağlayan bir yürek vardır. nerede bıraktık başlangıçları ? bulursan bana da anlat :( duygu dolu yüreğine,yetkin kalemine sağlık Ferdacığım ,billûr nefesine sağlık sevgili Sevinç İnal tebrik ediyor başarılarınızın devamını kalben diliyorum sevgilerimle.