ağzımın küfür yerine vuran ölüleriyle hayatı duvarın çatlaklarından bakan anneme anlattım
..
zamanaşksızlığı yalnızlık geçerken hüsran kentinde bir kuşun kanadında ne çok isterdim uyumayı delik, deşik düşlerin göz sarkaçlarıma saklandığı o şilep ağırlığı yalnızlıktı bunca örtündüğüm griler
sokakların dizlerine dağılıp kendimi sürgün ettiğim kusurlu anılar bulvarında arandığım neydi bilmiyorum yüreğimin sıratından geçen çocukluğumu hatırladığımda o büyümeye direnmek türküsü geldi aklıma söyledim
kaybolursam camekanların buğulu kasabalarında üşür diye düşündüm geriye kalan çıplak gölgem kafamı sabitleyerek hüzün kaldırımındaki sessizliğe o taşıyamadığım zifiri yitirilmelerle kapadım gözlerimi
duvarlara yazılmış paramparça yaşamların kalıntıları dünden kalan bugünün getireceği yarın hiçliğiydi çarpa, çarpa havaya asılmış insan enkazlarına o çok bildiğim defnedilmiş bayram kartlarıyla hoşçakal dedim
limanın anason kokulu sırtına çıktığım dram vaktinde denizin,valizine acılar doldurmuş bir kadın olduğunu gördüm aklım İstanbul, yüreğim taşralı bir suskun, adım sensizlik o vurgun yemiş balıkçıların yarım kalmış öykülerinde sızdım
meyhanelerin terli ve tütüne bulanmış şarkıları çalması çingenelerin topladığı terkedilmiş ömürleri canlandırdı tırnaklarıma geçirdiğim suslarım dilimde efkar resitali o hiç unutmadığım anılarımı söke, söke gözlerimden çıkardı
pencerenin camında gördüğüm bir ülkenin asfaltlarında geride yalnızlığın sahipsiz sancılarını bıraktığım zemheri zamanlı yolculuğun ihtimallerine göçtüm o kuşatmalar altındaki kırık şiirler arasından geçerek
aynada son kez baktığımda suretimin coğrafyasına kimileri çoktan soyut ihtilaller yapmıştı anlıma kimileri tedariği hazır gitmeler çakmıştı gözlerime o kırsal sakallarımda kalmıştı sadece bir çocuğun gülüşü
sefilliğim işte düşüp, düşüp tek başıma doğrulmalarım aslında sevdiklerimin sevgisiyle ördüm ihtimalleri dengesiz acıların çarpık ağrılarıyla bekledim hep o kimsesizliğimin üstünü örtecek birisinin gelmelerini
düşkünlük satan bir dükkanın hafıza kayıplı sahibiyim herkesin dağınık hayalleri geçerken kapımın önünden başımı dizlerimin arasına aldığım saatin sesiyle susarım o resmiyetsiz intihar girişimi zemheri gelmeden önce
ve yırtılmış hüzünler durağında kimliksiz bir hayal ve darp edilmiş bir umudun kanrevan eti ve anlaşılamamış bir kitabın tozlu kapağı ve o dediğim tüm bıktığım kırgın seferlerin adamıyım
birazdan geceye yanaşır bilmediğim haliyle uzaklar içinde ki tanıdık dostları görürüm betimlemesi düşük halimle soyuttur belki gözlerime düşecek olan merhabalar o an somut algılarım, yalanda olsa bütün sevinç gözyaşlarımı
..
olsun ölümü beklerken yaşama tutkusuyla birde dramatik hüzünlerle anlarım hayatı..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
DÜŞ KESİĞİ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DÜŞ KESİĞİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şiir değil bir iç döküş bir inleme geldi yüreğinizden sanki sayfaya ...dil ve yürek iç çığlıkları gizleyemez ve acı yakarken içinizi işte böyle bir şey dökülür dizelere...yazmak ve yine yazmak düşer şaire...İnsan yüreği varsa kayıtsız kalamaz ki...Yazdıran yüreğin ve kalemin susmasın hep yaz..acı da olsa yaz .susmak .olmasın bahçedende..içini daha fazla acıtmadan yaz bence...kutladım..etkilenmemek elde değildi..saygılar..
Zapt edilmez çığlıklar vardır...Ne ellerini ne gözlerini koyacak yer bulamaz insan... Ömre asılı düşlerin sonunu bile bile saklarsın kendinden bile... Bir düş, bir kanat sesi ve üşüyen gölgenle daracık mekanlara sığınırsın... Şiiri göğsüne bastırarak...
selam ve dua ile...