BAŞINI ÇEVİRİNCE EYLÜL'E
Diyelim ki yağmura tutuldun
Islanmak aşk eyledi seni Başı önünde yürüyen insanları özledin Ve sadakat koksun istedin toprak Kirlenmiş ne varsa dökülsün bekledin İşte onu Eylül’de göreceksin Diyelim ki iç çekişlere tutuldun bir sabah Geceden kalma Islak kirpiklerin Mavi yosun gibi dalgalanır gözün Titrek ellerinde sıcak kumlar istedin Ve Akdeniz havasında bir yar bekledin Tut hüznü hadi, şimdi Eylül’le güleceksin Diyelim ki örtünmek istedin Patiska kumaşlarla sarmak bedenini Hep kalbinde bir Boşluk göreceksin Ayet-ayet çare dileyeceksin Yapraklarda bir edep göreceksin Mâsiva’dan kopunca gönül Vera adında Eylül’ü giyeceksin Diyelim ki Ağaca özendin Ölürken dirilmeyi bilmek istedin Denizi Gökyüzünden sökeceksin Düşerken yapraklar, dalı besleyeceksin Hazan melodisini ezber edeceksin Ölümü şehadetle öldüreceksin İşte o zaman Eylül’de dirileceksin Diyelim ki bir şair düşledin Çakmak-çakmak gözleri Kudüs gibi Meydan hep bir Direniş hep bir özgürlük Kelimeleri türüyor coğrafyanın çocuklarından Yürüyelim diyor arkadaş yürüyelim Önce sevginin kalbine, sonra Zulmün üstüne Başını çevirince Eylül’e, yanında beni göreceksin |